zazaki.net
26 Nîsane 2024 Îne
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
28 Teşrîne 2010 Yewşeme 21:42

Kurmancca ve Zazaca’nın Karşılaştırmalı Analizi -II

Salih AKIN (*)

Diasporada Dil Planlaması:

Kurmancca ve Zazaca’nın Karşılaştırmalı Analizi -II

 

3. Analizler

Bu sayısız amaç ve hedefler, M. Nahir’in analiz modeline göre değerlendirilebilir :

3.1. Dil Arıtma

İki kategoriye ayrılan dil arıtma, iç ve dış hedeflere sahiptir. Dış arıtma, “dilin saflığını” muhafaza etme ve yabancı etkilerden koruma amacıyla, belli bir kullanımı zorunlu kılmaktır. İç arıtma ise, kabul edilen standart kodu, normatif olmayan yanlış kullanım şekillerinden korumaktır. (Nahir 2000: 426-427). Örnek olarak, Nahir birkaç Devlet Akademilerinin (İsrail, Ürdün, Kanada, Quebec ve İzlanda) dili saflaştırma ve kuralcı gramer ve sözlükler oluşturma faaliyetlerinden bahseder. Kürtçenin konuşulduğu coğrafyada Arapça, Farça, Türkçe, Avrupa'da ise Fransızca, İngilizce, Almancanın etkisi altında olduğu biliniyor (Akın, 2007). Kürtçe, bilimsel, hukuksal, tıbbi, siyasi ve ekonomik alanlarda yeni kelime gereksinimi vardır ve dil teması neticesinde, Kürtçe yeni kelimeleri bu dillerden alır. Her iki grup da, bu alanlarda yeni sözcükler üreterek, Kürtçe kökenli kelimelerin bu yabancı kelimelerin yerine kullanılmasını sağlamaya çalışırlar. Örneğin, Kurmancca bilgisayar terminolojisi böyle bir arınma sürecinin tezahürünü gösterir : binmişk (fare altığı), bikok (düğme), nimander (kürsör), nîşanker (imleç). Zazaca bilgisayar terminolojisinden de örnekler verilebilir : keyepel (ana sayfa), binmerre (fare altlığı), torre (şebeke), tiknayene (tıklamak).

İç arıtma, KK’nin faaliyetlerinde gözlenmedi, çünkü farklı yerel şivelerde aynı kavram için kullanılan bütün kelimeler dikkatte alınıyor. Örneğin, yerel şivelerde önemli değişkenlik gösterebilen akrabalık terimleri : kal, kalik, bapîr (dede), pîr, pîrik, dapîr (nine), xweh, xwişk, xweng, xwehîng (kız kardeş). KK bu terimlerden herhangi birisini "doğru"  veya ”standart” olarak empoze etmeye çalışmıyor. Amacı, mevcut terimleri toplama, arşivleme ve herhangi bir şeyi ifade etmede kullanılan tüm sözcükleri önermektir. GXV ise aynı metodu uygulamakla birlikte, kendi tercihini de göstermekten kaçınmıyor. Örneğin, Zazaca’da kuru üzüm için birçok terim mevcuttur : eskici, eskiji, eskize, eşkice, eşkici, eşkiji, eşkuçi, işkij, işkiji, sikucî, sikûcî, skucî, skûcî. Formê bînî olarak adlandırılan bu terimlere, grubun meylê kombîyayîşî (toplantının/grubun eğilimi) diye nitelendirdiği eskije sözcüğü tercih ediliyor. Diğer yandan, yağmur için kullanılan varan kelimesinin yanında Türkçe forma yakın yaxer / yaxir kelimesi reddedilmiyor. Bu örnekte görüldüğü gibi, Zazaca’nın mevcut sözcük hazinesi, sözcüğün kökenine bakmaksızın tespit etmek amacıyla derleniyor.

3.2. Dil Canlandırılması

Dil canlandırılması, ölmüş veya çok az konuşanı olan bir dili tekrar toplumda normal iletişim aracına dönüştürmektir. (Nahir 2000: 428). Dil canlandırılması deneyim sayısı her ne kadar küçükse de, en iyi bilinen örneği İbranice’nin canlandırılmasıdır. Dil canlandırılması sosyokültürel olan ulusal, siyasal, dini ve eğitimsel etkenler gerektirir. Kurmancca ve Zazaca’nın durumlarında ise, her ikisinin nispeten az olsa da toplumda kullanılmaya devam edildiği biliniyor. Bu nedenle her iki gurubun faaliyetleri, dil canlandırılması hedefini içermez. Zaten, üyelerinin çoğunluğu yurtdışında kalan ve herhangi bir resmi ve kurumsal destekten yoksun grupların, Kurmancca ve Zazaca’yı canlandırma girişiminde bulunmaları mümkün görünmüyor.

3.3. Dil Reformu

Nahir’e gore dil reformu, dilin kullanımını kolaylaştırmayı amaçlamayan kasıtlı bir müdahaledir (Nahir, 2000, 429). Dil kullanımının basitleştirilmesi en önemli motivasyon olarak ortaya çıkıyorsa da, reform daha ziyade ideolojik, politik, dini boyutlardan etkilenir. Latin alfabesinin Mustafa Kemal tarafından Türkçeye adapte edilmesi ve Fransızca yazım kurallarının reformu örnek olarak verilebilir. Bu anlamda, Latin alfabesini Kürtçe seslerine adapte eden Bedirxan kardeşlerinin çalışmaları bir reform olarak kabul edilebilir (Akin, 2006). Her iki gurubun çalışmalarında dil reform olarak niteleyebileceğimiz herhangi bir girişim tespit edilmedi.

3.4. Dil Standardizasyonu

Wardhaugh’a göre (2006) dil standardizasyonu, bir dilin belli bir şekilde kodlanması sürecidir. Bu süreç genellikle sözlük, yazım ve dilbilgisi kitaplarının gelişimini ve muhtemelen yazılı bir edebiyatın oluşturulmasını içerir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Kurmancca ve Zazaca, uzun  süre sözlü alanlarda sınırlı kaldı ve bir yazım standardının oluşturulması hala devam etmektedir. Bu nedenle, kelime hazinesini sağlamlaştırma, standart yazılı bir kod üretme, ve modern bir Kürtçe okuryazarlık oluşturmaya yönelik faaliyetler, elbette standardizasyon girişimi olarak nitelendirilebilir. Diğer yandan, GXV’nun Zazaca’nın imla kuralları üzerinde yürüttüğü çalışmalar en önemli standardizasyon faaliyeti sayılabilir. Çağdaş yazılı eserlerde bile, Zazaca’nın yazımı, yerel şive farklılıklarının etkisiyle önemli değişiklikler gösterir. Bu değişken yazım biçimlerinin birleştirilmesi ve standart bir yazım kodunun üretilmesi, GXV’nun önemli girişimlerinden birisidir. Bu anlamda, Grubun çalışmalarının sonuçlarını düzenleyen ve 2005 yılında İstanbul’da yayınlanan Rastnuştişê Kimanckî (Zazakî) başlıklı imla kılavuzu, alfabe başta olmak üzere, gün, ay, din, mezhep, şahıs adları, zamir, sıfat, edat, bağlaç ve fiiler GXV’nun tercih ettiği yazım kurallarına göre örneklerle izah eder. Aynı şekilde, Vate sözlüğünde yer alan yaklaşık 7000 sözcüğün standart formları tespit edildi.

3.5. Dil Yayındırma

Dil yayındırma, dili konuşanların sayısını artırmaya yönelik girişim olarak tanımlanmıştır. Bir dilin kullanımını yayındırmak için, okul, medya, vb. kurumsal desteğe ihtiyaç vardır. Göreceğimiz gibi, gruplar, sonuçlarını çeşitli yollardan yaymaya ve dağıtmaya çalışırlar fakat bu sonuçların Kurmancca ve Zazaca’yı konuşanların sayısını ne derecede arttırdığı veya nasıl etkilediğini değerlendirmek zordur.

3.6. Sözcük Modernizasyonu

Sözcük modernizasyonu, dil kullanıcıların ihtiyaç duydukları yeni kelimeler üretilerek, dillerin doğal gelişimini sağlamaya yönelik etkinlikleri kapsar. Her iki grup, temel faaliyetlerini bu alanda yoğunlaştırdıklarından, bu tür çalışmaları burada geliştirmek istiyoruz. Sözcük modernizasyonuna yönelik faaliyetleri dört kategoride incelemek mümkündür.

-  Dil hazinesi ve genel bir tematik sözlük oluşturma amacıyla dilin mevcut sözcüklerini toplama, derleme ve arşivleme : Gruplar, ilk yazılı kaynaklar ve eski metinlerden sözcükler toplayarak onları tekrar dil kullanıcılarına sunarlar. Bu amaçla, ünlü Kürt yazar, şair Ehmedê Xanî’nin 1680 yılında kaleme aldığı el kitabı olan Nûbara Piçûkan; şair ve din adamı Mela Ehmedê Bateyî tarafından 15. Yüzyılda yazılmış dini şiirden oluşan Mewlûda Bateyî; yazar, şair Melayê Cizîrî’nin 16. Yüzyılda yazdığı Dîwana Melayê Cizîrî; Ehmedê Xasî’nin 1899 Diyarbakır’da yayınlanan Mewlidê Kirdî gibi yazılı kaynaklardan sözcükler alınıp derlendi. Eski kaynakların kullanımı elbette bir de toplumdilbilimi açısından değerlendirilebilir. Bu kaynaklar, Kürtçenin tarihselliğini ve eski bir geçmişe sahip olduğunu göstererek, dil kullanıcılarına güven vermeyi amaçlar.

Yazılı kaynaklar ile birlikte, sözlü ve folklorik kaynaklar da grupların inceleme alanındadır. İnsan ve hayvan anatomileri, tarım, botanik, ekonomik, hukuksal, askeri alanda sözlü olarak kullanılan kelimeler toplanıp arşivlenir.

- Mevcut köklerden yeni kelimeler oluşturma : Kurmancca ve Zazaca belli alanlarda yeni kelimelere ihtiyaç duyduğundan, gruplar, gerektiğinde yeni sözcükler oluşturur. Kullanılan metot ise, mecvut dil sözcüklerinden hareketle, genellikle bileşik yeni kelimeler oluşturmaktır. Örneğin, trafik için kullanılan kelimeler :  çıkmaz sokak anlamına gelen korerê kelimesi kor (kör) ve (yol, sokak) sözcüklerinden oluşturuldu. Peyarek (kaldırım) kelimesi, peya (yaya) ve (yol), sözcüklerine dayalıdır. Aynı şekilde derbasgeh (yaya geçidi) kelimesi derbas (geçiş) ve geh (yer) sözcüklerinden türetildi. Dondurma anlamına gelen qeşaşit terimi, qeşa (buz) ve şit (süt) ve gerici anlamına gelen kanwaz kelimesi de kan (eski) ve waz (istemek anlamına gelen waştene fiilinden sonek) sözcüklerinden oluşturuldu.

- Yabancı dillerden kelime alıp onları Kürtçenin fonetik yapısına adapte etme : Eğer yeni kelime üretimi mümkün değilse, yabancı dil kaynaklarından yararlanılır. Bu yöntemle, kullanıcıların zaten günlük iletişim araçlarının bir parçası olan diğer dillerden Kürtçeye geçmiş kelimelere “resmi” bir statü verilerek yazım kuralları tespit edilir. Mesela taxim (takım) kelimesi Türkçe’den, şampiyon, garaj, villa kelimeleri Fransızca champion, garage ve villa kelimelerin gelir. Aynı şekilde, ekonomî, demokrasî, demokrat kelimeleri yine Fransızca économie, démocratie, démocrate kelimelerinden gelir.

- Kelime tercümesi veya taklidi : Bu yöntem ile, bir anlamıyla diğer dillerden gelen kelimeler Kürtçeye çevrilir veya bu kelime yapılarına uygun olarak yeni kelimeler üretilir. Bu alanda gözlenen sayısız örnekler, bu yöntemin önemli bir kelime üretme olanağı olduğunu gösterir : bota binawe (denizaltı), asayîşo pêroyî (genel asayiş), wezaretê perwerdeyî (eğitim bakanlığı), ê-name (e-posta), ê-pirtûk (e-kitap), nîvmeydan (yarım saha), meydana lîstîkê (oyun alanı), devera golê (gol alanı).

3.7. Terminolojik Birleşme

Terminolojik birleşmesi, özellikle teknolojik ve bilimsel alanlardaki iletişim belirsizliğini azaltmak amacıyla, birleşik sözcük listelerinin oluşturulmasıdır. KK çalışmalarında, terminoloji birleşmesi olarak nitelendirilebilecek bir uygulama bulanamadı. Bilindiği gibi yerel şive farklılıkları ve ulusal standardizasyon kurumlarının eksikliği nedeniyle, aynı şeyi söylemek için birçok kelime bulunabilir. Örneğin, Kurmancca’da yarasa için yaklaşık otuz kelime vardır (şevşevok, şevşevik, şevrevîng, şibşibênek, çemçemok, çekçekûle, çeqçeqole, çilîçilî, pelşimok, pirçimok, perçemek, pirçemek, bacemok, baçimêlk, balçimok,  berçemik, vb.). Bezelye anlamına gelen baqile xatunî, kelikî xatunî, baqilxatun veya peygamber çiçeği anlamına gelen ve Latince adı Centaurea Kurdica için baxox, angelok, kaneje sözcükleri mevcuttur. Bu durumda, yukarıda da belirttiğimiz gibi, KK bu terimlerden herhangi birisini "doğru" veya ”standart” olarak empoze etmeye çalışmıyor. GXV çalışmalarında ise, terminoloji birleşmesine yönelik faaliyetler gözlenebilir. Örneğin, Zazaca’da Müslümanlık için misilmanê, mislumanê, muslumanê, muslumonê, muslumûnê, bisilmûnê varyant kelimeleri mevcut iken, GXV’nin meylê kombîyayîşî olarak nitelendirdiği muslumanî sözcüğü tercih ediliyor. Aynı zamanda, çocuk için kullanılan gede, geda zak, zaka, leyîr, doman, qeçek, qic, put, tut, lorik, eyel gibi farklı kelimeler de kabul ediliyor.

3.8. Stil Sadeleştirme

Stil sadeleştirme, profesyoneller ve bürokratlar ile halk arasındaki iletişim belirsizliğini azaltmak için, sözcük hazinesi, dilbilgisi ve stil kullanım kurallarını basitleştirilmesini amaçlar. Kaplan ve Baldauf’a göre, dil sadeleştirme, devlet kurumlarının taraf oldukları sözleşmeler ile diğer durumlardaki kontrat dilinin iyi anlaşılmasına yöneliktir (1997: 73-74) Görüldüğü gibi, grupların kuruluşu, hedefleri ve yaptırım gücü eksikliği nedeniyle herhangi bir stil sadeleştirme girişimi mümkün görünmüyor.

3.9. Lehçelerarası İletişim

Lehçelerarası iletişim, aynı dilin farklı şive ve lehçelerini konuşan kişiler arasındaki dil iletişimini kolaylaştırmaya yönelik faaliyetleri kapsar (Nahir 2000: 436). Yukarıda da görüldüğü gibi, aynı şey veya konsepti dile getirmek için farklı şive ve lehçelerde mevcut tüm sözcüklerin toplanıp, derlenmesi, lehçelerarası iletişimi kolaylaştırma girişimi olarak düşünülebilir.

3.10. Dil Kullanımını Koruma

Dil kullanımını koruma, sosyal, ekonomik, eğitim, siyasal etkenler ya da başka baskı ve tehditler nedeniyle iletişim aracı, topluluğun sembolü, ve ulusal kimlik göstergesi olarak kullanımı azalan bir anadilin kullanımını muhafaza etmeye yönelik etkinlikler içerir.  (Nahir, 2000, 439). Dil kullanımını koruma, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika, Avrupa ve Avustralya'da konuşanların önemli derecede azalan yerli dillere uygulandı. Kaplan ve Baldauf’a göre, dil kullanımını koruma, Dil arıtma, Dili canlandırma, Dil reformu, Dil standardizasyonu, Dil yayındırma vb. gibi önlemleri içine alan bir makro-kategoridir. (1997: 77-78). Diğer bir deyişle, dilin kullanımını korumaya yönelik tüm hedef ve faaliyetler söz konusudur. Her iki grubun doğrudan doğruya dilin kullanımını korumaya etkisi veya imkânı yok ise de, faaliyetleri ve çabaları Kurmancca ve Zazaca’nın kullanımını koruma girişimi olarak karakterize edilebilir.

3.11. Yardımcı-Kod Standardizasyonu

Nahir bu hedefi, sağır ve dilsizler dili (işaret dili), yer isimleri, transkripsiyon kuralları gibi dilin diğer elemanlarının standartlaştırılması veya değiştirilmesi olarak tanımlar (2000: 441). Grup faaliyetlerinin bir kısmını bu kategoride irdelemek mümkün görünüyor. Örneğin, ülke ve şehir isimlerinin standartlaştırılması. Gruplar, bu isimlerin standart formlarını yaymaya çalışır: Afxanistan, Swêd (İsveç), Swîs (İsviçre), Brîtanya Mezin (İngilitere), Norwej  (KK). GXV de ülke isimlerinin yanı sıra, aynı zamanda şehir isimlerinin Zazaca yazımını da standarlaştırmaya çalışır : Bidlîs, Çewlîg, Dêrsim, Mamekîye, Dîyarbekir, Riha, Semsûr, Xarpêt vb.

4. Çalışma Sonuçlarının Yayınlanması

Görüldüğü gibi, Nahir’in teorik modeli KK ile GXV’nin faaliyetlerinin büyük kısmını dikkate alabilmektedir. Sadece dört hedef (Dili canlandırma, Dil reformu, Dil yayındırma ve Stil sadeleştirme) faaliyetlerinde gözlenmedi. Bu hedefler de, karmaşık faktörlerin birleşimini gerektiren aktivitelerden ibarettir. Tabii ki, her iki grubun faaliyetleri, dilin kullanıcılarını nasıl etkiledikleri ve kullanıcıların bu çalışma ürünlerini nasıl algıladıklarını değerlendirmeye yetmez. Yaptırım gücü olmayan fakat ahlaki bir otoriteye sahip gruplar, Kurmancca ve Zazaca’nın evrimine müdahale edebilir mi ? Bu sadece, alan araştırması yapılarak, çalışma ürün ve sonuçlarının dilin kullanıcıları tarafından nasıl algılandığı veya kullanıldığını gösterecek bir araştırma ile mümkündür. Böyle bir araştırmayı beklerken, sonuçların nasıl yayınlandığına bir göz atalım.

KK, her toplantının sonuç ve ürünlerini Kurmancî adlı dergide (yılda 2 sayı) yayınlamaktadır. Derginin tüm sayıları, Paris Kürt Enstitüsü internet sitesinden indirilebilir (6). Diğer yandan, bir online sözlük, çalışma ürünlerine dayalı Kurmancca, Türkçe, Fransızca ve İngilizce çeviri imkanı sunmaktadır. Derginin ilk 20 sayısı (1987-1996), 1999 tarihinde bir cilt olarak yayınlandı ve derginin ilk 40 sayısı da bu yılın Mayıs ayında Avesta Yayınevi tarafından İstanbul’da yayınlandı. Diğer yandan, KK çalışma ürünlerini de içeren 65 000 kelimelik bir Kurmancca – Fransızca Sözlük Paris’te basım aşamasındadır.

Aynı biçimde, GXV, çalışma sonuç ve ürünlerini VATE dergisinde yayınlar. Başlangıçta Stockholm’da ve şimdiye kadar 34 sayısı yayınlanan VATE dergisi, 20. sayıdan itibaren İstanbul’da yayınlanır. VATE dergisinin tüm sayıları, www.vateonline.se ve www.zazaki.net internet sitelerinden indirilebilir. Diğer yandan, GXV’nun 7000 kelime içeren Ferhengê Tirkî-Kirmanckî (Zazakî) Türkçe-Kirmancca (Zazaca) Sözlüğü (238 sayfa) ile 34000 kelimelik Ferhengê Kirmanckî (Zazakî)-Tirkî Kirmancca (Zazaca) – Türkçe Sözlüğü’nün (624 sayfa) üçüncü baskıları 2009 yılında merkezi İstanbul’da bulunan Vate Yayınevi tarafından yayınlandı. Vate Grubu ile dayanışma içinde çalışan İstanbul’daki Vate Yayınevi, bugüne dek 36 Zazaca kitap yayınladı (roman, öykü, şiir, gramer, folklorik derleme, imla kuralları, dilbilgisi). Bu kitaplarda Vate Grubu’nun dildeki standartları temel alınmıştır.

Her iki grubun hedeflediği ilk kitle ise genellikle dil uzmanları ve aktivistleri, gazeteciler, yazarlar, çevirmenler gibi profesyonel dil kullanıcılarıdır. İkinci hedef kitle ise, profesyonel dil kullanıcılarının ürettikleri eserlerle ulaştıkları ve böylece grup çalışmalarını tanıttıkları basit dil kullanıcılarıdır.

5. Sonuç

Her iki grubun faaliyetleri, Bedirxan Kardeşlerden sonra en önemli dil planlaması olarak algılanabilinir. Her iki durumda da, sürgünde ve diasporada yaşayan aydın, araştırmacı dil militanlarının etkinlikleri söz konusudur. Bedirxan Kardeşlerinin çalışmaları gramer ve yazım kuralları üzerine odaklanırken, korpüs planlaması her iki grup çalışmalarının ana konusunu teşkil etti.

________

(*) Salih AKIN Fransa Rouen Ünviersitesi’nde Doçenttir.

(1) http://www.alikaya.org/

(2) Buradaki “-asi” soneki “gibi”, “benzer” anlamı verir. Kırdasi yani Kırd gibi, Kırde benzer, Kırdımsı. Kemal Badıllı, Türkçe İzahlı Kürtçe Grameri (Kurmancca Lehçesi) (1965) adlı kitabında şunları yazar : “Türkiyedeki Zazalar, kendilerini asıl Kürt sayarak kendi kendilerine Kırd ve kendilerinin dışında kalan Kürtlere, daha doğrusu Kürmançlara da -biraz da küçümseme ile müterafik olarak- Kırdasî (Kürdümsü, Kürtçük) derler” (s.6)

(3) http://cingeneyiz.org/ 

(4) http://www.zazaki.net/haber/toplumsal-kurt-gruplarindan-zazalara-genel-bir-bakis-291.htm

(5) Le Monde (http://www.lemonde.fr/web/infog/0,47-0@2-3210,54-973221@51-960605,0.html)

(6) http://www.institutkurde.org/publications/kurmanci/telechargement/

 

Bibliyografya

Akin, S. (2010) : « Language planning in Diaspora : The case of Kurdish Kurmanji dialect », in press in Proceedings of the XIIe International Conference on Minority Languages, University of Tartu, Estonia

Akin S. (2007), Intégration graphique des emprunts en langue kurde, in Actes du colloque Ecritures en contact, Université de Paris III-Sorbonne, pp.27-42

Akin S. (2006), L’alphabet kurde adapté aux caractères latins, in L’orthographe en questions, Collection DYALANG (sous la dir. R. Honvault-Ducrocq), PURH, pp.321-333

Blau J. (1989) :” Gurânî et Zâzâ”, Compendium Linguarum Iranicum, Wiesbaden, s.336-340

Baldauf, R. B., Jr. (2005), Rearticulating the case for micro language planning in a language ecology context. Current Issues in Language Planning, 7(2&3), 147-70.

Baldauf, R. B. Jr. (1993), “Unplanned” language policy and planning, in Annual Review of Applied Linguistics (1993/1994) 14, 82-89.

Calvet, L.-J. (1988).  Linguistique et colonialisme. Paris: Payot. 248

Çem M. (2009), Dêrsim Merkezli Kürt Aleviliği, Vate Yayınları, Istanbul, 671 s.

Deniz D. (2010):  Görmezden Gelinen Ocak: Dewrêşgeran-Yorumsayıcı Antropolojik bir Yaklaşım", I. Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu, 4-6 Ekim 2010, Tunceli.

Edmonds, C. J. (1957) Kurds, Turks and Arabs, London, Oxford University Press

Farqînî, Z. (2005). Ferhenga Kurdî-Tirkî, Enstituya Kurdi ya Stenbolê, 2132 s.

Gippert J. (2007/2008), “Zur dialektalen Stellung des Zazaki”, Die Sprache. Zeitschrift für Sprachwissenschaft, n°47, s. 77‒107

Haarmann, H. (1990). Language planning in the light of a general theory of language: A methodological framework. International Journal of the Sociology of Language, 95, 109-29.

Hassanpour, A. (1992). Nationalism and language in Kurdistan, 1918-1985, San Francisco: Mellon Research University Press.

- (1998) “The Identity of Hewrami Speakers : Reflections on the Theory and Ideology of Comparative Philology” Anthology of Gorani Kurdish Poetry Compiled by A.M. Mardoukhi, edited by Anwar Soltani, London

Haugen, E. (1983). The implementation of corpus planning: theory and practice. In J. Cobarrubias and Fishman, Joshua (1991). Reversing Language Shift: Theoretical and Empirical Foundations of Assistance to Threatened Languages. Clevedon: Multilingual Matters.

Hornberger N. (1988), Bilingual education and language maintenance: a southern Peruvian Quechua case, Topics in sociolinguistics, Foris Publications.

Kaplan, R. B. & Baldauf, R. B. Jr. (1997). Language Planning, from practice to theory, Multilingual Matters, 394 p.

Kaplan, R. B. & Baldauf, R. B. Jr. (2003). Language and Language-in-Education Planning in the Pacific Basin. Dordrecht: Kluwer Academic.

Kaya A. (2010) : “Kültürel Zenginliğin, Büyük Uygarlıklara Beşik Olmanın Temeli: Dil Zenginliği”, I. Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu, 4-6 Ekim 2010, Tunceli.

Keskin M (2010) : « Zazaca Üzerine Notlar », Herkesin Bildiği Sır: Dersim - Tarih, Toplum, Ekonomi, Dil ve Kültür, İstanbul, İletişim Yayınları, 640 s.

Khayati K. (2010), Fransa ve İsveç’teki Kürtlerde diasporanın oluşumu ve ulus-ötesi ilişkiler, Avesta yayinları, 376 sayfa 

Lezgîn R. (2009) : “Toplumsal Kürt Gruplarından Zazalara Genel Bir Bakış”, http://www.zazaki.net/haber/toplumsal-kurt-guruplarindan-zazalara-genel-bir-bakis-292.htm

Malmîsanij (1996), Kırd, Kırmanc, Dımıli veya Zaza Kürtleri, Deng Yayınları, İstanbul

Matras Y. & Reershemius G. (1991). Standardization beyond the State: the cases if Yiddish, Kurdish and Romani, Standardization of National Languages, Symposium on Language Standardization, Unesco Institute for Education, Hambourg

Matras Y. (2002) : Romani, a linguistic introduction, Camridge University Press, 291 s.

Nahir, M. (2000). Language planning goals: A classification. Language Problems  & Language Planning, 8 (3), 294-327.

Paul, L. (1998a), “The Position of Zazaki among West Iranian Languages.” Old and Middle Iranian Studies Part I,

- (1998b), Zazaki: Grammatik und Versuch einer Dialektologie, Verlag, Wiesbaden 1998, 366 s.

Selcan Z. (2001): Zaza Dilinin Gelişimi http://zazaki.de/zazakide/ZazaDilininGelisimi.pdf (Ocak 2010)

Skutnabb-Kangas, Tove & Bucak, Serhat (1994). Killing a mother tongue ? How the Kurds are deprived of linguistic human rights." In eds, T. Skutnabb-Kangas and R. Phillipson. 347-370

Todd, T. L. (1985), A grammar of Dimili also known as Zaza. Ph.D., University of Michigan. xv, 277 p.

Wardhaugh, R. (2006). An introduction to sociolinguistics. Malden, MA: Blackwell Publishing.

Na xebere 8165 rey wanîyaya
ŞÎROVEYÎ
dil konusundaki düşüncelerim
cuma özusan
Sayın yazarın çalışmasını ve emeğini takdir ediyorum. Her iki yazıyı da okudum. Kürtçe ve zazaca bir dil midir, ayrı dil mıdır konusuna girmiyorum. Reel politik şimdilik bu konuyu dışarıda bırakmamızı gerektiriyor. Bu iki makalenin bende uyandırdığı fikir özetle şudur: kurmancinin ve zazakinin gelişmesi ve kullanılması için aşılacak büyük merhaleler vardır. Yazar bunların nasıl aşılacağı konusunda başkalarının düşüncelerini de alarak bir açıklama getiriyor. Herhangi bir görüşü empoze etmemesi sağduyulu bir davranıştır. Bu işi cidiyetle ve bilimsel olarak ele almalıyız. Elbette devlet desteği ve bilimsel kurumlar olursa bir dili geliştirmek daha kolaydır, şu anda bu imkanlardan yoksunuz. Fakat bu durum zazaca ve kurmanci üzerinde düşünmemizi, fikirler ileri sürmemizi engellemez. Ama yapacağımız her öneri bir taslaktan öteye de geçmez. Kurmanciye göre zazacanın önündeki engeller daha büyüktür. Ben dilin en önemli sorunu olarak standartlaşmayı görüyorum. Bu konudaki fikirlerimizi net olarak belirlemeliyiz. Zazaca kurmanciye göre farklı yörelerde birbirinden daha çok uzaklaşmıştır. Nerede ise zazacanın lehçeleri oluşmuştur diyebilriz. Bunları ortak bir noktada buluşturmak ve herkesçe anlaşılır bir dil haline getirmek hepimizce şiddetle arzu edilir bir şeydir ama çok zor olduğunu da unutmayalım. Bir kavram için farklı yörelerde o kadar çok sözcük kullanılmaktadır ki (bazen bir kavrama karşılık on kelime vardır) bunları herkesçe anlaşılır kılmak imkansız gibidir. Bu konuda gerçekçi olmalıyız. Herkesin fikrini almalı. Herkesin anladığı ve sevdiği bir dil oluşturmalıyız. Bunu yani standartlaşmayı aşarsak diğer meseleler bence teferruat kalır. Televizyonlarda ve yayın ve basın aleminde kullanılan dilden rahatsızım. Masa başında oluşturulmuş bir dil kullanılıyor. Herkes kendi yöresinin dilini standart dil olarak görüyor. Dilde yerleşmiş yabancı sözcüklere düşmanlık yapılıyor. Bu anlamsızdır. Bir dile yerleşmiş sözcük onun malıdır. Artık o kelime ırkını değiştirmiştir. Bizim ana prensibimiz en çok anlaşılan, herkesin anladığı kelimeyi kullanmak olmalıdır. Böylece dilimizi halka sevdirebiliriz. Dilin arılaşması en son meseledir ve onun da tedrici yapılması lazımdır. Zorlama ve aceleye getirilirse dil yeni kelimeleri hazmedemez kusar. Kimse kimseyi anlamaz olur. Mesela kitap kelimesinin yerine “pirtuk” kelimesinin kullanılmasını hiç anlamıyorum ve bu anlayışı kökten sakat buluyorum. Millet kelimesinin yerine “neteve” denilmesi de böyledir. Şimdi Allah aşkına kitabı ve milleti kim anlamıyor. Bunları kullanmanın ne mahzuru vardır. Bu yanlış yoldan dönmek lazım. Bu kullanımlar dilbilim kurallarına da aykırıdır. Bizim rehber anlayışımız dilbilim ilkeleri olmalı. Dil oturup yerleşmedikçe ve gelişip ilerlemedikçe gramercilik yapılamaz. Gramerle uğraşılamaz. Gramer en sona kalmalı. Gramer dilin geçirdiği aşamalardan bir aşamadaki durumunu sabitleştirmektir. Yazıya geçirmektir. Halbuki dil devamlı gelişir ve değişir.Uyulacak kural ve kaideler kitaplardakiler değil hayatta olanlardır. Gramer ve dil kuralları hayattan çıkar. Masabaşından ve beyinden değil. Dilin en temel kuralları bile zamanla değişir. Değişim tekamül ve gelişme demektir. Dil gelişip değiştikçe kuralları kısalır ve azalır. Bir çok ekler ve çekimler basitleşir, zamanla atılır. Çekimlerin, edatların çok olduğu diller en ilkel dillerdir. Mesela İngilizce bu bakımdan en gelişmiş dil olarak kabul edilmektedir. Fiillerde bazı zamanların çekim ekleri atılmıştır. Zamire göre değişmezler. Zazaca’da da bu gelişimin işareti ve delili olarak geçişli fiillerin geçmiş zamanını gösterebiliriz: mi vat, to vat, ey vat, ay vat, ma vat, şima vat, inan vat… gibi. Halbuki geçişsiz fiillerde henüz bu dönüşüm olmamıştır. Onlarda fiiller zamirlere göre değişir. Ez şiya, ti şiyê… gibi. Kısaca söylersek, halkın konuştuğu dili esas almalı. Elbette herkes dili istediği gibi kullanamaz. Genelin kullandığı ve herkesin benimsediği ortak kelime ve kullanışlar esas alınacaktır. Yani teoriden ziyade pratik bize yol gösterir… Bu konuda her türlü heves ve arzulardan vazgeçmeliyiz. Öz türkçecilerin yaptığı hatayı tekralamamalıyız. Özkürtçe diye bir kavrama kafamızda yer olmamalı. Arı dil ve tasfiyecilik ırkçılıktır. Türkler bunu yaptılar türkçenin köküne kibrit suyu döktüler. Zayıf,cılız, uydurma bir dile razı oldular, biz olmamalıyız. Dilimizde her dilden kelimenin bulunması bir kusur ve ayıp değildir. Fakat bazı arkadaşların yabancı kelimelere düşmanlık yaptıklarını görüyor ve buna üzülüyorum. Hatta aslını bilmedikleri başka yöredeki kelimeleri kürtçe sanarak sırf türkçeye muhalefet olsun diye kullanmaları ironiktir. Bir misal verelim. Mesela “fêkî” kelimesi meyvenin yerine kullanılıyor. Sanki kürtçeymiş gibi. Halbuki fêki kelimesinin aslı arapçadır: el fakihetü. Meyve ise özbe öz aryen asıllı bir kelimedir. Şimdilik bu kadar yeter.. . Herkese selam ve saygılar.
30 Teşrîne 2010 Sêşeme 04:04