zazaki.net
27 Temmuze 2024 Şeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
06 Nîsane 2010 Sêşeme 08:24

“Khormek” Sözcüğünün Kökeni Hakkında

[Makale]
Roşan Lezgîn

Geçenlerde bir arkadaş okumam için bana bir kitap verdi. Kitabın yazarı Erzincanlı Khormekî* (Xormekî) aşiretinden bir Kürt. Kendisiyle beraber Kürtlerin (özellikle Zaza Kürtlerinin) öz Türk olduğunu iddia ediyor.

Bu tür iddiaları, 1908 yılından bu yana ve özellikle Cumhuriyet’i kurduktan sonra, İttihat ve Terakki kadroları Türkiye’de homojen bir Türk ulusu oluşturmak için bir nevi propaganda şeklinde sürekli yaptılar. Bunu, devlet zoruyla yaptılar! Bu konuda yayımlanmış çöplükler dolusu materyal var piyasada. “Kart-kurt” seslerini dayanak yaparak Kürtlerin Türk olduğunu söylediler. 1930’lu yıllarda M. Kemal’in emriyle Nurullah Ataç tarafından derlenen öz Türkçe sözcük sayısı 220’yi geçmezken, ‘Güneş Dil Teorisi’ gibi saçma bir düşünceyi ileri sürüp bütün dünya dillerinin Türkçeden türediğini iddia ederek akla hayale gelmeyecek etimolojik safsatalar ürettiler. Son yıllarda ise, Kurmanc Kürtlerinin Türk oldukları iddialarından artık vazgeçtikleri fakat kolay yutulur bir lokma sandıkları Kırmanc/Kırd/Dımıli/Zaza Kürtlerine kafayı taktıkları görülüyor.

İşte sözünü ettiğim elimdeki kitap da günün politik modası gereği Zaza (Kırmanc, Kırd, Dımıli) Kürtleriyle ilgilenmektedir. Fakat bunu yaparken, İttihatçıların ürettikleri propaganda nitelikli söylemleri tekrarlamaktadır. Bana ilginç gelen, Khormekî aşiretinden bir Kürdün olmasıdır. Propagandasına şöyle başlamış:

“Bu kitabı İki Harzem Türkü’ne;

Ali Rıza ve Kamer dedelerim ile

Türklük kökenlerini ısrarla vurgulayan

Bütün Harzem ve Horasanlılara ithaf ediyorum…

Can kuşu uçanlara rahmetle,

Canı tende olanlara sağlıkla…

Ali Rıza Özdemir”

Aynı sayfada, “Kamo ke eslê xo înkar bikero heramzade yo!” Kürt Atasözü’nün “Aslını inkâr eden haramzadedir. Zaza Atasözü” şeklindeki bir çevirisini de iliştirmiş. Yani, Zazalar öz Türktür, Harzem ve Horasan Türkleridir, Türküm demeyen Zazalar varsa, aslını inkar ediyordur anlamında! Tersinden bir anlamlandırma söz konusudur yani. Daha sonra, M. Şerif Fırat’a dayanarak şöyle diyor:

Hormek aşireti, atalardan süzülüp gelen rivayetlere göre Harzem Türklerindendir. Aşiret mensupları, önce Erzincan’a sonra Tunceli’ye ve oradan da daha güneye doğru gitmişler.

Eldeki bilgilere göre, Harzem’den göç ederek Anadolu’ya gelen Türkler’in küçük kısmı Erzincan ve civarında kalmış, büyük olan kısmı ise daha batıya göç etmiştir. Erzincan’da kalan bu küçük topluluğa ‘Horzumek’ adı verilmiş. Daha sonra bu isim ‘Hormek’ şekline dönüşmüştür.

Hâlâ Horzum adlı Türkler, Anadolu’nun birçok yerinde hâlâ yaşamaktadırlar. Horzum adlı yer adları da ülkemizin birçok yerine yayılmıştır. Örneğin; Horzum Köyü (Efelek-Sinop), Horzum Köyü (Ödemiş-İzmir), Horzum Yaylası (Adana-Kozan), Horzum Mahallesi (Burdur-Gölhisar) vb.(1)

Görüldüğü gibi, sözcükler üzerinde keyfince izahlar yaparak ve rivayetlerden söz ederek kendince milletin kökenini tayin etmeye çalışmaktadır. Oysa tarihsel iddiaları kanıtlamak, özellikle ulusların kökenini belirlemek için sağlam, tartışılmayacak, bir birini tamamlayan tarihsel antropolojik, arkeolojik, filolojik deliller gereklidir. Sadece sözcükleri canının istediği gibi yorumlayarak, bir milletin kökenini/ırkını belirlemek mümkün mü? Yada kalkıp “Türklerin saçları siyahtır, Kürtlerin de saçları siyahtır. O zaman Kürtler Türktür” türünden saçmalıklarla Kürtler Türk olur mu? 

Eğer milletlerin kökeni böylesine kolay bir şekilde, saç kesme biçimiyle, yemek çeşitleriyle, sözcüklerle belirlenecekse, gayet ihtiyatlı olmak kaydıyla, sözgelimi, sadece “Khormek” sözcüğü ele alınsa ve kökeniyle ilgili aşağıdaki gibi bir izah yapılsa, çok daha gerçeğe yakın olamaz mı? Şöyle ki:

نیز گویند چون زن مزدک، خرمه (خرمک) دخت فاده (پاتک) نام داشت پس از کشته شدن شوهرش از مدائن گریخت وبه ری رفت ودین شوهرش راتبلیغ می‌کرد، از این رو پیروان او را «خرم‌دین» لقب دادند، یعنی کسانی که دین خرمه زن مزدک را دارند.(2)

“Khoreme (Khoremek) Dokhtê Fade (Patek) adında bir Mazdek kadını, kocasının öldürülmesinden sonra Medaîn’den (3) kalkıp Rey’e gittiği ve kocasının dinini tebliğ ettiği söyleniyor. Bu yüzden peyrevlerine [ardı sıra gidenlere] “Khoremdinî” lakabı verildi, yani, Mazdek kadını Khoreme’nin dinini alanlar.”

Khoremdiniler hakkında biraz daha geniş bilgi için İranlı Fars yazar Said Nefisi’nin Babek adlı kitabına da bakılabilinir. Nefisi’nin çok da iyi olmayan bir çeviriyle Türkçesi Berfîn Yayınları’ndan çıkan kitabında, Mücmel el-Tevarih vel-Kısas’tan şöyle nakledilmiş: “Hürremdin Babek, Azerbaycan’da başkaldırdı ve hareket son derece büyüdü. Onun kökeni Kubad devrinden, daha doğrusu Zerdüştlerin ruhani lideri Mazdek İbn Bamdadan’dan başlar. Yukarıda kaydettiğimiz gibi Nuşirevan onları yendi, sonra Mazdek’in Hürreme isimli bir karısı vardı ki, Faden kızı idi. O Rey köyüne giderek, halkı Mazdek’in dinine çağırdı. Bundan sonra onlara Hürremdini dediler. Onlar Mazdek’in tarikatını terkettiler. Bu arada Babek onların önderi oldu. Bir çok kişiyi öldürdüler…(4)

Nefisi, Ebu Hanife Dineveri’nin Ehbar el-Tival eserinden şöyle nakletmiş: “Bir çok kişi Babek’in soyu sopu ve inancı hakkında muhtelif fikirler ileri sürüyor, Benim bildiğim budur ki, o, Ebu Müslüm’ün kızı Fatma’nın oğlu Müteherrin evladından biridir ve Hürremiye’den olan Fatimiye kabilesi de ona mensuptur.(5) Alevilerin “Da Fatma (Ana Fatma)” dedikleri Ebu Müslüm Horasani’nin kızı, Babek’in annesı “Fatma” mıdır yoksa Khoreme’nin annesi “Fade” midir? İslam dini Peygamberi’nin kızı ve Halife Ali’nin eşi Fatma olmamalı.

Nefisi’nin kitabında, “Hurremiler dininin ortaya çıkmasının tarihi bilinmiyor (…) Tarihte, Hurremilerden ilk kez Hicri 162 (778-779) yılında bahsolunmuştur.” deniliyor. (6). Ve hemen altında Nizamülmülk’ün “Siyasetname”sinden şöyle aktarılıyor: “Halife Mehdi zamanında Kızıl Bayraklılar denilen Gorgan Batınileri [Dinlerini örtülü yayanlar] Hürremilerle birleştiler ve dediler ki: Ebu Müslüm sağdır… Gelin memleketi koruyalım. Onlar Ebu Müslüm’ün oğlu Ebul Eziz’i kendilerine önder seçtiler ve Rey’e kadar geldiler…(7). Abbasi Halifelerinin ordularını defalarca bozguna uğratan Babek’in Hicri 223 (Miladi 837-838) tarihinde yenilmesinden sonra, Khoremdiniler dağıldılar. Birçok kaynakta Babek’in Medaîn’li olduğu yazılıdır. Bu konuda, Mazdek dini, daha sonra Khorremiye dini için söylenenler ile günümüzde Khormekîlerin dini inançlarını karşılaştırmalı bir şekilde incelemek gerekir.

“Khoremdin” sözcüğünün Zerdüşt dini için kullanılan ve “Güzel Din” anlamına gelen “Behdin” bileşik sözcüğünün mütereddifi olduğu da söyleniyor. “Khorrem (Hürrem)” sözcüğü “neşeli; hoş” anlamındadır. Yani, “Khoremdin” sözcüğünün diğer anlamı da “Neşeli/Hoş Din”dir.

Ermeni yazar Andranik 1900 yılında Gürcistanda yayımlanan “Dêrsim” adlı kitabının bir yerinde şöyle diyor: “Kimileri de [Dersimlilerin] Medi olduğunu söylüyor. Fakat şu an hangi tarih kitabında kısaca Medlerin buralara [Dersime] geldiğinden söz edildiğini tam hatırlayamadım.(8)

Khwarezm(9) sözcüğünün “Khormekî” sözcüğüne dönüşmesi mümkün mü? Peki, “Khormekî” sözcüğünün orijinali dururken ne diye “Khwarezm [Khwarezmşahiler]” sözcüğü bozularak bu sözcüğün yerini alsın ve orijinal “Khormekî” sözcüğü kaybolup gitsin? Kaldı ki Moğollardan kaçan Khwarezm Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah’ın tüm askerlerinin Moğollar tarafından öldürüldüğü, kendisinin de Silvan yakınlarında bir yerde bir köylü tarafından üzerindeki kürkü için öldürüldüğü bir çok kaynak tarafından yazılıdır. Farz edelim ki Khwarezm’den gelenler oldu. Daha sonra da adları değişti, “Khormekî” oldu ve Kürtçeyi (Kurmanmcca ve Zazacayı) öğrendiler. Diğer bir deyişle, Kürtler (Kurmanclar ve Zazalar) Khwarezm’den gelenleri asimile ettiler. Peki, bunları asimile eden bunca Kurmanc/Zaza nereye gitti? Diğer bir taraftan, bu “Khwarezm” sözcüğü ne diye hem “Horzum”a hem “Hormek”e dönüşsün ama orijinali ortadan buhar olup uçsun?

Ya bu Khormekîler, kocası öldürüldükten sonra dinini yaymak için Medlerin merkezi Medaîn’den çıkan “Khoreme (Khoremek) Dokhtê Fade (Patek) adındaki kadın”ın peyrevleriyse ve bu sözcük aslında dini kimlikleri manasında kullanılmışsa? Ve Khoremdini Babek esir alındıktan sonra, öldürülmekten veya esir alınmaktan kurtulup, Dêrsim kitabının yazarı Ermeni yazar Andranik’in deyimiyle, yedi başlı devlerin ülkesi, gidenin bir daha geri dönmediği Dêrsim’in girilmez karanlık ormanlarına sığınmışlarsa ve daha sonra da çoğalıp çevreye yayılanlarsa?

Mehmet Teker’in yazdığı Kürt Tarihinde Hormek (Alhas) Aşireti adlı kitabında “Hormek ismi ise Dersim bölgesinin Karakoçan, Mazgir ve Nazimiye arasında bulunan Bağın kasabasının doğusunda bulunan Peri suyu’nun kenarındaki Hormek köm’ünden (köm: ağaçlık, ormanlık küçük alan) adını alır.” (10) diyor. Bir de Nazimiye’de bir köyün adı Khormek’tir. Görüldüğü gibi, aslında özel olarak bir aşiretin değil, bir çok aşiretin genel adıdır. Tekrar gayet ihtiyatlı olmak kaydıyla, “Khormekî [Xoremekî]” sözcüğü, yaklaşık 1200 yıldan beri kullanılan dini bir isimlendirme olmalı. Mehmet Teker’in belirttiği yerler, Khormekîlerin ilk yerleştikleri yerler olabilir.

Nefisi’nin kitabında şöye bir bilgi de var: “İkilik bildiren ‘eyn’ tamlaması ile kullanılan ‘Zezeyn’de birisi İsfehan ile Loristan’ın [Lorların ülkesi] dağlık kısmı arasında olan Lalistan’da, [Lalların ülkesinde] diğeri ise Hemedan bölgesnde bulunan ve birbirne bitişik iki köyün adıdır.(11) Burada adı geçen “Lor” ve “Lal” sözcükleri de Kürt boylarının adlarıdır.

Buna benzer başka bir bilgi de Hamzeh’ee’nin kitabında var: “Horamdiniler, ikisine de Zaz denen iki birleşik bölge konumundaki Zazayn'da yoğunlaşmışlardı. Bunlar muhtemelen Hemedan ve Isfahan arasında bulunan Loristan dağlarıydı.(12)

Emevi-Abbasi savaşları döneminde ve sonra Abbasiler döneminde eski İslam öncesi dinlerin, Kürtler ve Farslar arasında yeni formlarda yeniden dirilmesiyle bölgede yoğun kargaşalar yaşandı. Çok büyük katliamlar oldu. Yukarıda andığım Said Nefisi’nin çalışması yanında değerli akademisyen M. Riza Hamzehe’ee’nin Avesta Yayınevi’nden çıkan mükemmel çalışması Yaresan adlı kitabına da bakılmalı.

Muhtemelen Goran Kürtlerinden kopup düzlüklerinde Kurmanc Kürtlerinin yaşadığı Kuzey Kürdistan’ın sarp, girilmez dağlarına sığınmış olan Alevi inancına bağlı Kürtlerin dinlerini hiçbir zaman terk etmedikleri, İslam’ı kabul etmedikleri ortadadır. Şafii diye bildiğimiz Kürtlerin ise, çoğu, belki yüz-yüz elli yıl öncesine kadar Müslüman değildi. Bölgeye Sünni şeyhlerin gelmesiyle, İslam dininin Şafii mezhebi Zaza Kürtleri arasında yayılmaya başlamıştır.

Goran Kürtlerinin büyük çoğunluğu bir Kürt dini olan Yaresan (Ehl-i Hak) dinine inanmaktadır. Alevilik ise, bu dinin tıpkısı veya bir versiyonudur. Bu konuda, yine, yukarıda andığım M. Reza Hamzeh’ee’nin değerli çalışmasına bakılabilir. Hamzeh’ee, Yaresan dininin yazılı metinlerinde “Tork-i Serboride (Başı kesik Türk)” adında bir Türkün Yaresan dinini kabul ettiği, bu dinin velilerinden sayıldığı, saz çalmayı öğrendiği ve daha sonra ezberlediği Kürtçe Goranları (Deyişleri) ve Gulbangları (Yankılamaları) Türkçeye çevirdiği ve Selçuklu Türkleri arasında Kürt Yaresan dinini yaydığından söz ediyor. Günümüzde, Bektaşiler veya Alevi Türkler dediğimiz Türk grupları, büyük bir ihtimalle, Tork-i Serboride’nin peyrevleridir. Türkçedeki “Yaren” sözcüğü “Yaresan” sözcüğünün ta kendisidir. Türk Alevilerindeki saz çalma geleneği ve deyişlerin kökeni Kürtçe’den çevrilen Goranîlere (Deyişlere) ve Gulbanglara (Yankılamalara) dayanmaktadır.

Tarihsel olarak yazılan tüm Farsça, Arapça, Ermenice, Asurca ve yine Goranî Kürtlerinin metinleri tam olarak incelenmeden, kalkıp İttihatçı propagandistlerin saçmalıklarına bakarak bu topraklarda milletlerin veya dinlerin kökeni anlaşılamaz. ‘Koç heykeli mezar’ların izleri de sürülemez! Kendini Türk olma sevdasına kaptırmış olan M. Şerif Fırat’ın ataları Khormekîlerin ‘koç heykeli mezar’ taşlarını yonttuklarını, böyle bir geleneğe sahip olduklarını sanmıyorum. Günümüzde Kırmanclar (Zazalar) dediğimiz Kürt grupları ile ‘koç heykeli mezarlar’ arasında herhangi bir ilişki yoktur. Bu topraklarda taş yontmacılığını Rumlar, Yunanlılar, Ermeniler yapardı. Selçuklu döneminde de, Osmanlı döneminde de cami, saray, kervansaray, hamam gibi tüm yapıların mimarları da bu milletlerdendir.

Bu bölgede nice milletler yaşadı. En önemlileri Ermenilerdi. Kuzey Kürdistan’da Kürtçenin dışında bir çok yer ve köy isimleri Ermenice kökenlidir. 1930-1960 yılları arasında Türkçeleştirilen isimlerin tarihsel hiçbir değeri yoktur. Bunlar, zorla dayatılmış ırkçı isimlerdir. Örneğin, Tunceli gibi.

Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 1970’li yıllarda istihbarat amaçlı hazırlanan ve Kaynak Yayınları’nca elde edilerek yayımlanan “Aşiretler Raporu”na göre Khormekîlerin nüfusu, konuştukları dil ve yerleşim yerleri şöyle kaydedilmiştir:

 

Aşiretin Adı

Bulunduğu İl

İlçe

Konuştuğu Dil

Mezhebi

Nüfusu

Hormekliler

Bingöl

Kıği

Kurmançça, Zazaca

Alevî

6500

Hormekliler

Erzincan

Refahiye, Tercan

Zazaca

Alevî

2251

Hormekliler

Gümüşhane

Kelkit

Kurmançça

Alevî

262

 

Görüldüğü gibi TSK kayıtlarında bile Khormekî aşireti Kürt (Kurmanc ve Zaza) olarak kaydedilmişken, asimile olmuş, soyunu inkar eden, bununla da yetinmeyip başka bir soyun hesabına kendi öz soyunu aşağılayan Erzincanlı bir Khormekî Kürdü ille de kalkıp Kürtleri (Zaza ve Kurmancları) gülünç iddialarla Türk yapıyor! Asıl soyuna karşı öylesine öfkeli ve nefret dolu ki “Kürtçü çevreler, bu tip siyasî zırvaları bırakıp öncelikle Kürtçenin orijinal bir dil olduğunu, karma bir dil olmadığını ispat etsinler.(13) diyebiliyor. Zırvalayanın kim olduğunu okurların takdirine bırakmak lazım. Öte yandan, filolojiden, dilbilimden anlayan biri ‘karma dil’ saçmalamasını ortaya atar mı? Diller, sistemleriyle, gramerleriyle dildir, sözcükleriyle değil! Eğer buna bakılırsa dünyanın en ‘karma dil’i Türkçenin ta kendisidir? Hele bir Türkçenin ‘karma dil’ olmadığını kanıtlayalım, Kürtçe kolaydır. Örneğin, aslını inkar eden Khormekî Kürdü Eli Riza ve Qemer dedelerin torunu, “Koçkırı (gri koç)” anlamındadır ve Akkoyunlu, Karakoyunlu gibi adlarla karşılaştırılabilir.” diyor. (14) Koçgiri nasıl “gri koç” oluyor? Türklerde, koç ak olur, kara olur, alaca olur, bulaca olur da, grisi nasıldır? Peki, kendini Türk sanan bu Khormekîli toruna soralım bakalım, “gri” sözcüğü Türkçe midir? Ne zaman ve hangi dilden Türkçeye girdi bu sözcük? Bir araştıralım bakalım!

20. yüzyıl boyunca Türkler tarafından sistematik bir şekilde, inkar/imha ve asimile edilmeye tabi tutulan ama yine de “ben Kürdüm” diyen ve doğal olarak anadilleri “Kürtçe” ile yazan yazarlara, şairlere bir küfür gibi “KürtÇÜ” deyip onları aşağılamaktadır bu torun. TC devletinin ağır zulmünden kaçıp Avrupa’ya sığınmak zorunda kalmış Kırmanc Kürdü bir yazar olan Sayın Haydar Işık’a “Haydar Işık denilen biri…” (denilen biri!) diyecek kadar medeniyetten uzaktır. Gerçek bir Türk bu kadar fanatik, bu kadar inkarcı, bu kadar hırçın olur mu? Bilemiyorum!...

Kendini otomobil sanan bir insan gerçekten otomobil olur mu? Veya insan kendini kuş gibi hissederse, kuş olur mu? İnanç açısından bir şey demiyorum ama ırksal/ulusal açıdan “İnsan kendini ne hissediyorsa, odur” sözüne inanmıyorum. İdeolojik düşüncelerden, politik tercihlerden, toplumda oluşturulmuş değer yargılarından kendimizi soyutladığımızda, Kürt olduğumuz halde kalkıp kendimizi ille de Türk olarak göstermeye kalkışır mıyız? Eğer günümüzde Türkler değil de Kürtler egemen ulus olsaydı, bu Khormekîli Kürt yine de kalkıp kendini Türk gösterir miydi?

Soyunu kaybeden birisi, yaşadığı kimliksel travmadan dolayı, kendi asıl soyundan nefret eder önce. Daha sonra da, fanatizm derecesinde kendine seçtiği yeni soy hesabına ırkçılık yapar. Zaten fanatizmin kökenlerinde kendini ispat etme ihtiyacı olan bu tür duygular yatar. Velhasıl, bu Khormekîli Kürdün soyunu inkar etmek için kendisini bunca helak etmesine üzüldüm, acıdım kendisine.

06.04.2010   

_____________

(*): “Kh” sesi, “H” sesinin gırtlaktan söylenişidir. Örneğin, Arapçada “Halid” sözcüğündeki “H” sesi gibi.

(1) Ali Rıza Özdemir, Koç Heykeli Mezarların İzinde Zazalar ve Türklük, Kripto Kitaplar, Ankara Şubat 2010, s 117

(2) http://fa.wikipedia.org/wiki/%D8%AE%D8%B1%D9%85%E2%80%8C%D8%AF%DB%8C%D9%86%D8%A7%D9%86) 

(3) Medaîn: Arapçada “Mad (Med)” sözcüğünün çoğuludur. Ama burada Mad ülkesi, Madların başkenti/merkezî anlamındadır. Medaîn sözcüğü için şu kaynağa da bakılabilir: http://fa.wikipedia.org/wiki/%D9%85%D8%AF%D8%A7%D8%A6%D9%86

(4) Said Nefisi, Babek, Azeri Türkçesine çeviren E. Azeri, Türkiye Türkçesine aktaran Mahmut Ayaz, Berfîn Yayınları, İstanbul haziran 1998, 16

(5) age. s. 16

(6) age. s. 20

(7) age. s. 20

(8) Andranîk, Dêrsim, Eski Ermeniceden çeviren Têmûrê Xelîl, DEng Yayınları, Diyarbakır, 2009, s. 117

(9) Khwarzem: Bu sözcük Farsçadır ve iki kısımdan oluşur: Khwar (Güneş) + Zemîn (Yer/ülke) = Khwarzemîn (Güneşin doğduğu yer/ülke). Khwarezm sözcüğünün etimolojik açıklaması için http://fa.wikipedia.org/wiki/%D8%AE%D9%88%D8%A7%D8%B1%D8%B2%D9%85 kaynağına bakınız. Farsça olan “Khwarezm” sözcüğü ile Sinop-Efelek, İzmir-Ödemiş, Adana-Kozan ve Gölhisar-Burdur gibi yerlerde köy veya mahalle isimleri olarak var olduğu iddia edilen “Horzum” sözcüğüyle de hiçbir ilgisi yoktur. “Horzum” sözcüğü ile “Khormekî” sözcüğü arasında da hiçbir açıdan herhangi bir ilişki yoktur. Bu sözcükler arasında zoraki bir ilişki kurmaya çalışmak, önceden sabit bir fikir oluşturmuş, daha sonra bu fikirlerine sallapati delil toplama gayretlerinden başka bir şey değildir!

(10) Mehmet Teker, Kürt Tarihinde Hormek (Alhas) Aşireti, Kalan Basım Yayın, Ankara 2006, s. 30

(11) Said Nefisi, Babek, Azeri Türkçesine çeviren E. Azeri, Türkiye Türkçesine aktaran Mahmut Ayaz, Berfîn Yayınları, İstanbul haziran 1998, 37

(12) M. Reza Hamzeh'ee, Yaresan (Ehl-i Hak) Bir Kürt Cemaati Üzerine Sosyolojik Tarihsel ve Dini-Tarihsel Bir İnceleme, İngilizceden Çeviren: Engin Öpengin, Avesta, İstanbul 2009, s. 98, 76 nolu dipnot

(13) Ali Rıza Özdemir, Koç Heykeli Mezarların İzinde Zazalar ve Türklük, Kripto Kitaplar, Ankara Şubat 2010, s. 195

(14) age. s. 122

Na xebere 21531 rey wanîyaya
ŞÎROVEYÎ
gımgım
gımgımlı
yav bende vartoluyum mesela lolan aşiretindenim adamlar gitmiş benim aşiretimi çinde lou - lan diye bi yer varmış oraya bağlamış oysaki bizim aşiretlerin sonundaki an eki kürtçe ve zazacada lar - ler eki değilmidir ? ne kadar saçma şeyler yazıyorlar sırf asimile etmek için. sorun şuki bizim insanlarda hemen inanıp kendini türk sanıyor..
16 Çele 2016 Şeme 18:36
türkdogan
güven
cok güzel bi yazi ... hepimiz türklesdirmenin kurbaniniyiz - ister istemez.

herseye rahmen ama her milliyetin bir ilüzyon olduguna inaniyorum. sen kendini ne saniyosan, osun. köklerini unutabilirsin veya uyuduruk fantazilere inanabilirsin - bu her insanin kendi kararidir.
16 Temmuze 2014 Çarşeme 23:17
uz
sakart
yazılanlara ek olarak koçgiri özbekçede koçgır erkek koç anlamına gelir.akkoyun karakoyun meselesi ise davarların renginden dolayı türk oymaklarına verilmiş. kart kurt meselesi safsata kürt-kürtün türkçede sert kar anlamına gelir diğer anlamda türk ve kürt güçlü kuvvetli anlamındadır.farsça ile aynıdır. bide farslar sakalarla birlikti.
15 Oktobre 2010 Îne 14:40