zazaki.net
27 Temmuze 2024 Şeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
27 Nîsane 2010 Sêşeme 08:54

Edebiyatın Kimliği Üzerine

[Makale]
Serdar Roşan

En başta şöyle bir soruyla başlayalım. Ahmed Arif, Cemal Süreyya, Yaşar Kemal gibi Türkçe veya başka bir dille yazan Kürtlerin edebi eserleri Kürt edebiyatı sayılır mı?

Kürt edebiyatçıların Türkçe, Arapça, Farsça veya Kürtçe dışında herhangi bir dille ürettikleri eserler Kürt Edebiyatı sayılmaz. Çünkü edebiyatın temel unsuru ve kimliği dildir. Örneğin, Türk, Kürt, Japon, İngiliz, Arap ve Rus edebiyatından söz ettiğimizde, aynı zamanda Türk, Kürt, Japon, İngiliz, Arap ve Rus dilinden, bu ulusların kültüründen, ulusal estetik zevklerinden söz ediyoruz demektir. Dil, birçok ulus açısından, ulusal kimliğin temel belirleyicisi olduğu gibi edebi kimliğin de esas belirleyicisidir.

Bu, böyle olmasına rağmen, yine de, kimi farklı ulus ve toplumlar, aynı dili konuşmakta, yazı dili olarak kullanmaktadır. Bu tür dillerde üretilen edebiyatın kimliğini belirlemek için şöyle bir yöntem kullanılırsa, soruna açıklık getirilmiş olunur. Örneğin, İngilizce, bir kaç ulus ve devlet tarafından resmi ve eğitim dili olarak kullanılmaktadır veya onların konuşma ve yazı dilidir. Bundan dolayı söz konusu ulus ve toplumların edebiyatı da İngilizcedir. Bu kategoriye giren edebiyat için, eğer sadece bir dil edebiyatından, şive ve ağız farklılıklarını saymadan, genel olarak İngilizce yazılan edebiyattan söz ediyorsak, örneğin, ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Yeni Zelanda edebiyatı bu çerçevede değerlendirilebilinir. Ama dil değil ülke veya ulus edebiyatından, örneğin, Amerikan ve Britanya edebiyatından söz ediyorsak, o zaman, burada, edebiyatın kimliği için dil olarak İngilizceyi esas alamayız.

Portekizce ve İspanyolca konuşan ve edebi eserler üreten toplum ve uluslar için de İngilizcede olduğu gibi bir tasnif kullanabilinir. Bilindiği gibi, Angola, Mozambik, Gine ve Brezilya bir zamanlar Portekiz’in sömürgeleriydi. Sözü edilen devletler bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra da, Portekizceyi resmi dil olarak kullanmaya devam ettiler. Portekizce ile yazılan ve üretilen tüm edebiyat, dil bazında Portekizce edebiyatına aittir ama Angolalılar edebiyatı Portekiz edebiyatı demek değildir.

İspanyolca konuşanlar için de durum aynıdır. İspanyolca yazılan edebiyat ile Arjantin edebiyatı aynı şeyler değildir. Yukarıda, İngilizce ve Portekizce için geçerli olan tasnif bu dil için de geçerli olduğu gibi Farsça konuşan ve yazan farklı uluslar için de aynı değerlendirme geçerlidir.

Diğer taraftan yazılı ulusal bir dil ve edebiyata sahip olan ulus ve toplumları ele aldığımızda, bunları farklı bir yere koyarak edebiyatlarını ulusal dil temelinde değerlendirmemiz gerekmektedir. Örneğin, Kürt ve Türk edebiyatları gibi.

Bu tasnifler dışında bir de bölgesel tanımlamalar vardır. Örneğin, Avrupa Edebiyatı gibi. Ama burada, sözü edilen edebiyat veya ‘Avrupa Edebiyatı’ dediğimizde, coğrafik bir alanda üretilen bir edebiyat söz konusu olmakta, bu kıta üzerinde farklı dil ve uluslar tarafından üretilen bütün edebiyatları kapsamaktadır. Yine, aynı şekilde, ‘Latin Amerika’ Edebiyatı dediğimiz de, o kıtada farklı dil ve toplumlar tarafından yazılan bütün edebiyatları içermektedir. Söz konusu olan ulusal bir edebiyat değildir, çok uluslu ve coğrafik bir alanda üretilen edebiyattır.

Farklı grup ve toplumlar, farklı zaman ve mekânlarda, ayrı dillerle edebi şeyler yarattılar. Yazılan şeyler tam olmasa da kaybolmaktan kurtularak günümüze kadar ulaştı. Yazılı edebiyat sayesinde biz bugün Melayê Cizîrî’nin Divan’ı, Ehmedê Xanî’nin Mem ve Zîn’ini ve Ehmedê Xasî’nin Mevlüd’ünü okuyabiliyoruz. Yani, ulusal edebiyat aslında ulusu koruyan, kollayan ve yaşatan bir konuma da sahiptir. Böylece, edebiyat, kimliğini üretildiği dilden aldığı gibi o dili konuşan toplumun ulusal kimliğinin de vazgeçilmez bir faktörüdür.

Daha önce de vardılar, şimdi de kimi ‘Kürt yazarlar’ eserlerini Türkçe yazmakta. İlk akla gelenler, Ziya Gökalp, Ahmed Arif, Cemal Süreyya, Süleyman Nazif vb. Bugün de başta Yaşar Kemal olmak üzere birçok yazar Kürtlüklerini inkâr etmeden, eserlerini Türkçe yazmaktadır. Örneğin, Yaşar Kemal dürüst ve açık bir şekilde Kürt olduğunu ama Türk yazarı olduğunu söylemektedir. Ama Türkçe yazan birçok yazar Yaşar Kemal gibi bunu açık bir şekilde söyleyememektedir. Elbette insanlar özgürdür, istediği dilde eserlerini yazabilir ama Kürtçe yazılmamış olan bir edebi eseri, sırf popülist kaygılarla Kürt edebiyatının bir parçası saymak yada yazarını ‘Kürt yazarı’ olarak lanse etmek doğru değildir.

Bazen kimi dergi veya İnternet sitelerinde Türkçe yazan kimi Kürtler şöyle demektedir: ’Önemli olan içerik ve konudur, dil değildir.’ Yani, eser, kimler hakkında yazılmışsa, o eser, o topluma aittir, demeye çalışmaktalar. İşte burada, temel bir sorun karşımıza çıkıyor. Konunun anlaşılması için bir örnek verelim. Örneğin, Yaşar Kemal’in romanı Ağrı Dağı Efsanesi’nde Kürtler anlatılmaktadır. Öyle olmasına rağmen, bu eser, üretildiği dilden dolayı, Türk edebiyatı olarak değerlendirilmektedir. Aynı durum Karl May’ın Kürt Dağlarında adlı romanı için de geçerlidir. Bu eserler Kürtçeye çevrilse bile, yine de bunlar esasta Kürt edebiyatı olarak değerlendirilemezler. Edebiyat hangi dilde yazılmışsa o dilin ve ulusun edebiyatı sayılır. Eserlerini Arapça, Farsça, İsveççe, Almanca veya başka bir dille yazan Kürt yazarların kendileri elbette Kürttür ama edebiyatları, Kürt edebiyatı kategorisine girmez.

Kimileri ’dilin tıpkı bir müzik aletine benzetilebileceğini, insan hangi aleti en iyi kullanabiliyorsa, o aleti kullanmalıdır,’ diyor. Bir diğer ifadeyle, eğer Türkçeyi iyi biliyorsak, eserlerimizi Türkçe yazmalıyız gerisi önemli değil, diyorlar. İlk bakışta akla yatkın gibi gelebilir ama edebiyatın kimliği açısından bu benzetme yerinde değildir. Şeyler, olgular, kendi isimleriyle anılmalı ve bu açık olmalıdır. Ya Kürt, Türk, Alman edebiyatı yok diyeceğiz yada isimlendirmede belli kriterlere sahip olacağız.

Edebiyatın ulusal dil ile üretilmesi okurlarını ortak değerlerde, kültürde buluşturur, ulusun bireyleri arasında müşterek bağlar kurar, milli bir bağ, bir ruh yaratır. Ulusal ve kültürel birliği sağlar.

Diller millidir, edebiyat da millidir, bundan dolayı edebiyatçılar da millidir. Kürt Edebiyatı, dediğimiz de sadece Kürtçe olarak üretilen edebiyattır, başka dillerle değil.

İsveç, Nisan 2010

Na xebere 4072 rey wanîyaya
No nuşte hema şîrove nêbîyo.