zazaki.net
28 Adare 2024 Panşeme

Îsmaîl Beşîkçî / Nuştox

“Kürdler ve Zazalar” Söylemi Üzerine

23 Çele 2011 Yewşeme 20:48

BİLGESAM olarak bilinen bir kurum var. Bilge Adamlar, Stratejik Araştırmalar Merkezi. Bu kuruma, emekli bakanlar ve generaller, emekli yargıçlar, profesörler vs. üye oluyor. Dışişleri Eski Bakanı ve Emekli Büyükelçi İlter Türkmen, MİT Eski Müsteşarı Sönmez Köksal, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, bu kurumun üyelerinden üçü.

BİLGESAM, Kürdistan’da 17 il ve İstanbul ve Mersin’de, “Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış” araştırması yapmış. 19 Ocak 2011 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde araştırmanın bulgularıyla ilgili bir haber yayımlandı… Araştırmada “Kürdler ve Zazalar” şeklinde bir ayrım var. Örneğin,  “Kürtlere bağımsızlık verilmesi, Kürt sorunu için çözüm müdür” sorusuna Kürt kökenliler % 9.9 çözümdür yanıtını veriyor. Zazaların ise 7.8, Kürdlere bağımsızlık verilmesinin sorunu çözeceğini düşünüyor.” Bu yazı, araştırmanın bulgularının tartışılmasıyla ilgili değil. “Kürdler ve Zazalar” söylemiyle ilgili.

Anketteki bütün sorularda ve değerlendirmelerde, “Kürdler-Zazalar” şeklinde bir ayrım var. Bulguların genel olarak değerlendirilmesinde de böyle bir ayrım var. BİLGESAM’ın bu tutumu üzerine düşüncelerimi açılamak istiyorum. “Zazalar ve Kürdler” söylemi yeni bir söylem değil. Devlet-hükümet, resmi ideoloji, Kürdler arasında böyle bir ayrım oluşturmaya çalışıyor. Halbuki Zazalar Kürdlerden ayrı bir etnik grup değildir. Zazalar Kırmancki konuşan Kürdlerdir. “Kürd ve Zaza” tabiri yanlıştır. “Kurmanc ve Zaza Kürdleri” denebilir.

Kurmanc ve Zaza Kürdlerinden 18 aydın, 20 Aralık 2010’da, bir bildiri yayımlamıştı. 18 Kürd aydını “‘Kürd ve Zaza’ söylemini protesto ediyoruz” diyordu. Bu bildiride şöyle söyleniyor:

“Kürt ve Zaza” Söylemini Protesto Ediyoruz!

Türkiye’de Kürt grupları söz konusu olduğunda “Kurmanc ve Zaza Kürtleri” denilebilir fakat “Kürt ve Zaza” tabiri yanlıştır.

TC, kuruluşundan beri Kürtleri inkâr etmiştir. Bununla yetinmemiş, Kürt dili ve kültürünü yasaklamış, güce/zora dayalı politikalarla her türlü baskıyı kullanarak Kürtleri Türkleştirmeye çalışmıştır. 2000’li yılların başından itibaren, AB katılım süreci sayesinde Türkiye’de nispeten demokratik bir ortam gelişmiş olsa da, devletin Kürtlere yönelik temel politikası ve davranışında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Aksine, devletin, Kürtlere yönelik politikası daha da çeşitlenmiş, sinsileşmiştir. Örneğin, Kürtlerin toptan inkârından vazgeçilmiş, Kürtlerin varlığı “söz”de kabul edilmişken, bu kez, Kürtleri parçalayıcı söylemler kullanılmaya başlanmıştır.

Başbakan R. T. Erdoğan, 18.12.2010 tarihinde Muş’ta yaptığı konuşmada “Nasıl ki Alparslan'ın ordusunda omuz omuza verdiysek, nasıl ki Malazgirt'te Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Za-za'sıyla birlikte şehit olduysak, aynı ufka beraber baktıysak yine beraber bakıyoruz.” diyerek, Kürt toplumsal gruplarından Zazaları (Kırd, Kırmanc, Dımıli) Kürtlerden ayrı bir etnik grup olarak tanımlamaya, böylece Kürt milletini parçalamaya çalıştığı apaçıktır.

Erdoğan, daha önce de bu söylemi kullanmıştı. Örneğin, Gever’de (Yüksekova), Kasım 2008’de yaptığı konuşmada, “Kardeşlik hukukumuzu kimse zedeleyemez. Türk'üyle, Kürtüyle, Zaza, Çerkez'i, Boşnak'ıyla tüm etnik kökendeki insanımız kardeştir, gönüldaştır, vatandaştır. Benim Türk kökenli vatandaşımın Türklüğüyle övünmek hakkıdır.” demişti.

Oysa nasıl ki “Türkler ve Oğuzlar” diye bir tabir olmayacaksa “Kürt ve Zaza” diye bir tabir de yoktur. “Kürt” tabiri, Zaza (Kırd, Kırmanc, Dımıli), Kurmanc (Kırdas, Behdini), Soran (Mukri), Goran (Hewraman) ve Lur (Kelhur, Lek, Feyli, Bahtiyari)” toplumsal grupların millet adıdır, tüm grupların ortak adıdır, “Kürtçe” kavramı da bütün bu lehçelerin ortak adıdır.

Şu an TC idari sınırları içerisinde kalan Kuzey Kürdistan’da Kürtçenin iki lehçesi olan Kurmancca ve Zazaca konuşulmaktadır; dolayısıyla Kurmanc ve Zaza Kürtleri vardır. Bundan dolayı, Türkiye’de Kürt grupları söz konusu olduğunda “Kurmanc ve Zaza Kürtleri” denilebilir fakat “Kürt ve Zaza” tabiri yanlıştır.

Dışarıdan dayatmacı bir şekilde “Zaza” diye tabir edilen Kürt toplumsal grubunun çok az bir kesimi kendilerini “Zaza” olarak adlandırıyor. Bu grubun büyük çoğunluğu kendilerini “Kırd” konuştukları lehçeyi de “Kırdki” olarak, yine, önemli bir kesimi kendilerini “Kırmanc” konuştukları lehçeyi de “Kırmancki”, bir kısmı da kendilerini “Dımıli” konuştukları lehçeyi de “Dımılki” olarak adlandırıyor. Bunlardan, “Zaza” ve “Dımıli” adları boy veya aşiret adlarıdır.

Bu grupların tümü, millet olarak kendilerini “Kürt” konuştukları dili de “Kürtçe” olarak tanımlıyor. Bunlar, yeni keşfedilen bilgiler değildir, yüzyıllardır bilinen gerçeklerdir. Bunu, Türk devlet yetkilileri en iyi biliyordur. Ama inkârcı, asimilasyoncu, imhacı, çürütücü politikaları gereği Kürtleri millet olarak bölen, parçalayan tabirleri bilinçli olarak kullanmaktalar.

Türk devletinin Kürtlere yönelik politikası çerçevesinde devlet yetkililerinin bu tür millet-bölücü tabirleri kullanmalarını protesto ediyoruz.” (Zazakî.Net, 20 Aralık 2010)

18 Kürd aydınını bu tutumunun, protestosunun, önemli olduğu kanısındayım. Düşün özgürlüğünü teorik olarak savunmak elbette önemlidir. Ama daha önemli olan düşün özgürlüğünü Türkiye ortamında, Kürt sorunu bağlamında savunmaktır. Zazaki.Net de bu konuyla ilgili öbür yazılara bakmakta da yarar var.

1950’lerde, 60’larda, 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda, Kürdlerden, Kürdçe’den söz edenler çok ağır idari ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalırlardı. Kürdlerden ve Kürdçe’den söz eden Kürd aydınları ve öbür araştırmacılar hakkında “Türk ulusunu bölüyor” iddiasıyla davalar açılırdı. Davalar, genellikle mahkûmiyetle sonuçlanırdı. Kürtlüğünü inkâr eden, Türk olduğunu söyleyen “Kürdler” ise baştacı edilirdi.

Bugün, BİLGESAM’ın yaptığı tam da budur. BİLGESAM Kürd milletini bölmek için yoğun bir çaba içindedir. 18 Kürd aydınını bildirisinde de var, “Türkler ve Oğuzlar” demek doğru mudur? Kürdlerin bu anlayışa karşı tepkileri elbette biliniyor. 18 Kürd aydınının tepkisi de biliniyor. Ama kendi öz kimliğini arayan, bunun için mücadele eden Kürd aydınları, sömürgeci devletin bürokratik aydınları tarafından hiç önemsenmez. Onlar yok farz edilir, görmezlikten gelinir. “Kürdler ve Zazalar” söylemi sürdürülür.

Bilim, düşün özgürlüğü ortamında üretilen bir düşün yöntemidir. Bilim ortamı ancak, düşün özgürlüğünün kurumlaştığı bir siyasal sistemde oluşur. Düşün özgürlüğü, özgür eleştiri sınırsız olmalıdır. Başkalarına hakaret etmek, ayrımcılık yapmak, elbette, bilimsel çalışmaya dâhil değildir. Ama kendilerine “Bilge adamlar” diyen BİLGESAM üyelerinin pek çoğunun, geçmişte, bilim yöntemini, özgür düşünceyi, özgür eleştiriyi savundukları hiç görülmemiştir. Prof Dr. Sami Selçuk’un, Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi Başkanı’ykenki  tutumuna bakmakta yarar var kanısındayım. Eğer, hüküm mahkemesinden gelen mahkûmiyet kararı Kürt sorunuyla ilgili bir yazıdan/kitaptan dolayıysa, öbür yargıçlar gibi Sami Bey de hükmü onaylardı. Eğer yazı Kürt sorunuyla ilgili değilse, öbür yargıçlar hükmü onaylasa bile onama kararına katılmadığına dair bir karşı oy yazısı koyardı.

Daha düne kadar emekli generaller, Kürtlerin Türklüğünü yazarlardı. Kürtlerin Türk, Kürdçe’nin aslının Türkçe olduğunu ispat etmeye çalışırlardı. Emekli yargıçlar, bir kısım emekli bürokratlar da aynı işi yaparlardı. Yargıçlar, görevlerini yürüttükleri sıralarda, “Kürdlerden, Kürdçe’den söz ederek Türk ulusunun milli duygularını rencide ediyor, Türk milletini bölmeye çalışıyor…” diyerek mahkûmiyet kararı verirlerdi. BİLGESAM üyelerinin bu tutumlarıyla ilgili olarak hiçbir özeleştiri yapmamış olmaları dikkate değer bir konudur. Günümüzde bunlar artık söylenemiyor. Bunların söylenememesi mücadelenin getirdiği fiili bir kazanımdır. Bunun yakın bir zaman içinde kağıda geçmesi, hukuki bir gerçeklik kazanması olası görülmüyor. Fiili bir kazanım olarak kalacak. Ama bu sefer de  “Kürdler ve Zazalar” diyerek Kürd milletini bölmenin yolu aranıyor.

 

No nuşte 5662 rey wanîyayo
ŞÎROVEYÎ
Kurdox
Muzaffer
Sn. İsmail Beşikçi hocamızın ellerinden öpüyorum. O en gerçek ve bilimsel delillerle herşeyi ortaya koymuştur. O hem gerçek bir demokrat hem ezilen, inkar edilen ve özgürlükleri için mücadele eden başta Kürd Halkı olmak üzere mazlum halkların dostudur. O evrensel bir fikir adamıdır. O gerçeklerden taviz vermemiş bunun için de kurumlaşmış dikta rejim zihniyeti tarafından hayatı ona zindan edilmiştir. Zaza Kürdler Kurmançların (Kurdmanc) bir eski bir aşiretidir. Kurmanclar da Kürdlerin Kuzey Kolunu oluşturan Kardukların (Kardox veya Kurdox) yeni nesilleridir. Bu kounuları bilmek isteyenler ünlü Kürd Filozofu Cigerxwin`in "Tarixa Kurdistan" eserlerinden yararlanabilir.
22 Gulane 2011 Yewşeme 22:16
Bilinç Örselemesi
Cemil Yeşildağ
BİLGESAM'ın bilgeliği bir kavmi inkardan asimilasyona, asimilasyondan bölüp parçalamaya varan tarzda bir dezenformasyon bozuntusundan başka bir şey değildir. Çok adil ve pozitivt iseler bu kavme yönelik son yüzyılda yapılan hak ihlalerinden solayı özür dileiyip tüm haklarının iadesi şeklinde bir açıklama yapsınlar. Kürd kavmi artık bilgi ve bilinç ile yoğrulmaya doğru evrilemekte ve bu kasti dar politik tutum ve açıklamalara kanmayacak kadar işleirn ve kirlilikleirn farkındadır. Siyasal söylemi ne olursa olsun Kürd kavmi atık Allahın bir ayeti olan rengine ve diiline yönelik yapılanların farkına varmış ve bilinç ile yaşamaya devam edecektir. Selametle.
23 Adare 2011 Çarşeme 12:38
F.Fanon
M.S.Urgun
Sayın Beşikçi, Türk Halkının yüzakıdır. O, asla aydın kimliğine bir halel getirmedi. Bu nedenle ağır bir bedel ödedi. Nasıl ki Cezayir'lilerin bir F.Fanonu, Dreyfus olayının yürekli savunucusu Victor Hugo'su varsa biz Kürtler için de Sayın Beşikçi var. Bu yürekli aydına saygı duymak her Kürdün boyun borcudur.
27 Sibate 2011 Yewşeme 17:33