zazaki.net
19 Adare 2024 Sêşeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
13 Sibate 2020 Panşeme 16:01

Ebubekir Pamukçu'nun 'Ben Kimim?' Şiiri

Roşan Lezgîn

Zazacılığı başlatan Ebubekir Pamukçu’nun Türkçü şiirlerinden öteden beri sözedilirdi ama bu şiirlerin nerede yayınlandıkları konusunda kaynak gösterilmezdi.

Wikipedia’da şu kitaplarının olduğu söyleniyor:

1-Ozanlar ve Yazarlar (antoloji)

2-Kurtuluş Savaşı (şiir)

3-Mezarlığı Unutmak (şiir)

4-Kediyi Niçin Öldürdüm (çocuk kitabı)

5-Kızıl Saçlı Kız (çocuk kitabı)

6-Kolumdaki Sancı (çocuk kitabı)

7-Aşiyan (Tevfik Fikret biyografisi)

8-Zazaca-Türkçe Sözlük (yayınlanmadı)

9-Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri

 

Bu yayınlardan Kurtuluş Savaşı adlı şiir kitabına bir sahafta rasladım. Çokça adı geçen “Ben Kimim?” şiiri bu kitabın 32-34. sayfalarında yer alıyor.

Kitap, 12 x 16 cm ebadında, 56 sayfadan oluşan bandrolsüz basit bir baskıdır. Arka kapakta “İskender Matbaası İstanbul : 1970” ibaresi var. Yani herhangi bir yayınevi tarafından değil yazarın kendisi tarafından basılmıştır. Yazar, “Ülkücü arkadaşlarım” diye seslenerek yazdığı yorumlu bir tanıtım yazısını, kitabının ülkücü arkadaşları tarafından alınıp okunması istemiyle birlikte isteme adresini ayrı bir kağıda yazıp katlanmış olarak kitabın içine eklemiş.

Kitapta “Bir Öykü Gibi”, “Ölüye Mektup”, “İki Mektup”, “Emo”, “Köye Hasret”, “Küçük Mehmet”, “Kocaman Adam”, “Burada”, “Beni Arama”, “Dağın Ardındaki”, “Özgürlük Uğruna”, “Bir Öğretmen Arıyorum”, “Dedim Dedi”, “Mustafa Kemal Geliyor”, “Çöl Yolcusuna”, “Ben Kimim?”, “Savcı Bey”, “Öğretmene Sesleniş”, “Düşünmelisin”, “Yaşamak”, “Anama”, “Cahillik”, “Körlük”, “Uzunuyku”, “Anadolu Kadını” ve “Kurtuluş Savaşı” başlıklarıyla toplam 26 adet şiir vardır.

Şiirleri, edebi estetik, Türkçeyi kullanma, imla kuralları vs. daha bir çok yönden acemice olsa da, daha doğrusu alt alta dizilmiş cümleler olarak düz bir anlatımı olsa da ülkücülük ideolojisi ışığında son derece yoğun bir Türkçülük hissiyatıyla kaleme alınmıştır. Açıkçası bu şiirlerde katıksız bir Türkçü ülkücüdür Ebubekir Pamukçu. Bunca yoğun, bu kadar derinlikli bir ülkücülük hissiyatına sahip birisinin aniden bundan vazgeçip “Kararımı vermiştim. Ben bir Zazayım” demesi, Zazacılık yapması, şahsen kendi adıma söyleyeyim, oldukça şaşırtıcı bir durum olarak görüyorum.

Burada, çokça sözü edilen ve kitabın 32-34. sayfalarında yer alan “Ben Kimim?” adlı şiirinden söz etmek istiyorum. Öyle görünüyor ki şiiri aktaranlar, uzun uzadıya yer vermemek için aradan sadece birkaç mısrayı seçip almışlar ama doğrusunu söylersek, şiirin özü olan mısralardır bunlar. Yani aktaranların kendilerinden bir şey kattıkları veya abarttıkları bir şey yoktur. Eksik olan tarafları, net olarak kaynak göstermemiş olmalarıdır bence. Doğrusu, kim yazarsa yazsın, şahsen kaynakları tam olarak teyit ederek kullanmaktan yanayım ben ama yine de kimi yazılarımda aynı kaynakları referans göstererek alıntılamıştım bu şiiri. Şimdi, hiç olmazsa bundan sonra bu şiir alıntılanacaksa, kaynağı doğru bir şekilde belirtilsin ve şiirin tamamı bilinsin diye burada, imla hatalarını düzeltmeden, sayfaların fotoğraları ile birlikte tamamını aktarıyorum:

BEN KİMİM ?

Tanıtayım kendimi bir kaç dakika

Tanımıyanlar, benitanısın

Kapalıyı açıp sere sere

Yanlış bilenler utansın.

 

Kalpaklar giymiş aslanların

 Karanlığı kılıçla aydınlatanların

Başı, ata gem vurmaz yigitlrin

Başı, ben Oğuz’um, ben Oruc’um.

 

Yürün aslanlarım, yürün ileri

Ben Malazgirt’teyim yürün

İşte Diyojen yanımda serbest

Mertlerin beyi, Alparslanım ben.

 

Adımız Türk, ufak beylik yakışmaz

Şanımız büyük, büyük devlet olalım;

İşte Söğüt’te filizleniyorum

Yeşeren fidanların beyi, Osmanım ben.

 

Karışman bana karışmam sonra

Yıldırım gibi düşerim ben

Nigboluda yağız atlar kişneten

Kahramanlar beyi, Yıldırım ım ben

 

Şehr-i Stanbul derler buraya

Yedi düvel toplansın, koman kâhire

Yeterki askerlerim: "Allah Allah" deye

Fetihimdir İstanbul. Fatihim ben.

 

Demegogu Allah sevmez, ben de sevmem

Ben nice nicelerinin dize getiren

Çaldıranda, Ridaniye’de, Mekke’de

Müslümanların beyi Yavuz’um ben.

 

Kanunlardır toplumun ana direği

Zaferidir yiğidin tek emeli

Mohaç’ta, Bu din’de, Viyana’da

Parlıyan kılıçlar başı, Kanuni’yim ben.

 

Hızır derler şanlı adıma

Akdeniz’dir gölüm, gemimdir evim

Gemi direğiyle altın sayfalar yazan

Denizlerin şahı, Barbaros’um ben.

 

Yalandır, uyuyor sanıyorlarsa bizi

"Vatan'ın bağrına düşman dayamış hançerini

Yomudur kurtaracak bahtı kara mâderini?"

Hürriyet coşkunu, Namık Kemal’im ben .

 

Bu millet coşkundur, birleşince

Kan damarda durur mu Vatan gidince?

Atamdan kalmış bu toprak benim

Kormuyorum ellere ben miskincesine?

Haykırırım, doğudan batıya:

"Türkiye bizimdir, bizim kalacaktır."

Dumlu’da, Sakarya’da her yerde

At üstünde, Mustafa Kemal’im ben.

 

Adımız Türk, dilimiz Türkçe

Parolamız, mertçe erkekçe.

Sörülmeye yoktur tahammülümüz

Adalet lâzımdır, adalet bize.

Soyumuz göz yummamış böylelerine

Biz mi yumacağız nankörcesine?

Kalleşçe vurguna karşıyım ben

Ben, Trablus’ta, ben, Çaldıran’da

Ben; Mohaç’ta at kişneten

Ben; ta ezelden özgürlük şarkılarına alışkın

Türk’üm, Türk’üm, TÜRK’ÜM ben…

Ebubekir Pamukçu (1946-1991)

Ebubekir Pamukçu, Kurtuluş Savaşı (Şiirler), İskender Matbaası, İstanbul, 1970, 56 sayfa


Ebubekir Pamukçu'nun bizzat Ülkücü arkadaşlarına yazdığı kitabını tanıtım yazısı.

Na xebere 3593 rey wanîyaya
ŞÎROVEYÎ
mamoste
Ömer Öz
Dicle Öğretmen Okulu benzeri okulların -Köy Enstitülerinin- görünür amacı, köyleri aydınlatacak öğretmenler yetiştirmek olduğu ama bize yönelik saklı amacı, beyin yıkama tezgahlarından geçirerek gönderildikleri yerlerde asimilasyon değirmeninin \"baş öğütücüsü\" olmaları ve bu yolla \"silinmiş bir bellek\" oluşturup yeniden yükleme yapmaktı.
Ben dahil bir çoğumuz bu tezgahtan geçirildik. Kimimiz yeni formatıyla yaşadı, hala yaşamakta olanlar var. Kimimiz özünü unutmadı, ilk fırsatta aslına döndü çevresine meşale oldu.
Ebubekir Pamukçu da bunlardan biriydi. Okulda aynı tornaya sokuldu. Özünü yitirdi ve bir daha dönmedi. Yeni halini benimsedi, öylece yola devam etti. Bunu, öğretmenlik yaptığı Dersim de açığa vurdu mu bilemem. Ama bir yandan da filizlenen altmış sonrası öğrenci/okumuş/aydın devinimiyle de ilişkilendi. Belli belirsiz. Çünkü henüz saflar ayrışmamıştı. Kürd, Türk yerine devrimcilik ana temaydı.
İstanbul\'da hem memur olarak çalışıp hem de Atatürk Eğitim Enstitüsü\'nde okudu. Ne olduysa orada oldu. Kendi anlatımıyla \"ajanlık/işbirlikçilik dayatıldı, kabul etmedi.\" Seksen kıyametinde kardeşi hatırına DDKD’lı arkadaşlarınca Suriye üzerinden Avrupa\'ya ulaştırıldı. Orada Kürd çevrelerince kabul gördü. M. E. Bozaslan tarafından kendisi ve fikirleri (belki de asıl durumunu sezinlemişti) kabul görmeyince içine çekildi. \"Ayre\" dergisini dört sayı çıkardı. Destek göremeyince \"Ambaz çinîyo, Ayre zî çinîyo\" diyerek buna nokta koydu. Ve kendini \"Zazacilik\'a vurup, Kürdlüğe düşman kesildi.\"
Kürd olmanın zor olduğunu gören bir grup \"Zaza\" onun ardılı olarak bu yola revan oldu. Yeter ki Kürd olmayın desturuyla üniversitelerde olanaklar sunuldu. Artık tutabilene aşk olsun!
Bakalım, nereye kadar \"kendinden\" kaçacaklar? Varsın kaçsınlar. Seyit Rıza, Şeyh Said, Baytar Nuri, Nureddin Zaza, Ahmedê Xasi, Alişêr onları kabul edecek mi, onlarla gurur duyacak mı?
____________

Not: Dicle Öğretmen Okulu, Atatürk Eğitim Enstitüsü okul arkadaşlarından. Suriye\'ye gidişi, İsveç\'te yaşamı ve M. E. Bozaslan anekdotu, Ayre Dergisi macerası tanıklardan edinilmiş bilgidir.
13 Sibate 2020 Panşeme 21:25