zazaki.net
03 Kanûne 2024 Sêşeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
22 Oktobre 2011 Şeme 18:57

Dımıli/Zazaki ve Zazalar Üzerine…

Röportaj: M. Ali ERDOĞAN

Zazaca’nın fonetik dil yapısı, tarihi vs. konularda halkın dilinde aslı olmayan birçok spekülatif bilgi dolaşmakta, bu durumu müşahede ederek faydalı olması ümidiyle ağırlıklı olarak Kürdçenin Zazaca lehçesindeki çalışmalarıyla tanınan yazar Roşan Lezgîn’le bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajı yapmaktaki kastımız kaynaklar ışığında bilgi sunmaktır. Yaptığımız röportajı siz değerli okurlarımızın istifadesine sunuyoruz.

*

*Zazaca ve Zazalarla ilgili olarak spekülatif birçok söylenti var. Kaynaklara dayanarak neler söyleyebiliriz?

Roşan Lezgîn: Öncelikle ‘kaynak’ dediğimiz şeyleri, özellikle nasyonalizm çağında ulus devletler veya kimi odakların, politik ihtiyaçları doğrultusunda ürettikleri ‘bilgi kaynakları’, ‘tanımlar’ ve ‘kategorileştirmeler’i kuşkuyla karşılamak gerekir diye belirtmeliyim! ‘Spekülatif söylemler’i ise, egemen ulusun, devletin, Kürdlere yönelik politikaları çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Kürdlerde kimlik bunalımı ve kargaşalar yaratarak daha kolay yönetmek veya yutmak için kirli ve maksatlı bilgiler yayarak kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyorlar. Buları görmeyecek kadar saf değiliz fakat kimi gençlerin bu kirli propagandadan etkilendiğini de eklemeliyim.

Kürd milleti, Kurmanc, Soran, Goran, Lur ve Kırd (Zaza, Kırmanc, Dımıli) gibi toplumsal gruplardan, ayrıca Müslüman, Ezidî, Yaresan ve Alevi gibi dinsel gruplardan oluşan heterojen bir millettir. Aslında birçok başka millet daha tıpkı Kürdler gibi heterojen bir yapıya sahipti ama uluslaşma çağında, ulus devletlerin kurulmasıyla, çoğu lehçelerini dışarıda bırakarak homojenleşti, tekleşti. Fakat Kürdler, uluslaşma sürecini yaşamama, merkezi bir devlete sahip olamamalarından kaynaklı olarak özellikle dilsel açıdan heterojen yapısını koruya geldi. Düşünün bir kere, ulus devletlerin en çok yaptıkları şey dili tekleştirme/standartlaştırmadır. Kürdlerde böyle bir durum hiçbir zaman yaşanmadı. Tarihte bir lehçe diğer bir lehçeyi asimile etme gibi bir durum da olmamış. Doğal olarak bütün Kürd lehçeleri günümüze kadar gelebildi. Aslında birçok lehçemizin olması, anlaşma konusunda zorluklar yaratsa da, çok-kültürlü, çok-renkli yapımız açısından, her biri çok değerli birer milli sermayemizdir.

Kırdlere gelince. Var olan tarihsel kaynakların tümünde “Zaza” ve “Dımbıli” adları birer Kürd aşiretleri olarak geçer. Kırd veya Kırmanc adları, etnik kimliği belirten adlarıdır. Malmîsanij, bir araştırmasında Milattan önce 2. Yüzyılda yaşamış olan Polibio’nun “Cyrtî”lerden, Strabon’nun “Kırtii” yani “Kırtiler”den, Milattan önce 54’de dünyaya gelen Romalı tarihçi Tito Livio’nun “Cirtei/Cirti”lerden söz ettiğini söylüyor. Açıktır ki bütün bu kavramlar “Kırd” ya da “Kırdî” ile aynı kelimelerdir. Yakut el-Hemevi, eseri Mucemul Buldan’da “Kaleleri çok güçlüdür; Beşnevi, Bohti ve Zewazların [Zazaların] kaleleri birleşiktir, Dımıli aşiretinden olanlar ise, daha çok yüksek dağlık kesimlerde yaşamaktalar” diyor. Evliya Çelebi de “Zaza” adını bir Kürd aşiretinin adı olarak anar.

Kürd milliyetçiliğinin çok önemli simaları Kırd (Zaza) Kürdleridir. Örneğin, Bidlîs ayaklanmasının (1914) lideri Mela Selîmê Gonigî, Liceli Kurdîzade Ehmed Ramîz Beg, Modkanlı Xelîl Xayalî, Dr. Fuad Berxo, Dr. Nafîz Zaza ve kardeşi Nûredîn Zaza, daha sonraları Seîd Elçî, Dr. Şivan, Faîq Bucak, Necmedîn Buyukkaya bunlar liderlik seviyesinde Kürd ulusal mücadelesinde yer almışlar. 1925 Kürd ayaklanması, daha sonra Dêrsim direnişinin ağırlıklı kitlesi Kırd Kürdleridir. Kırd Kürdleri, kendilerini Kurmanclardan daha fazla Kürd (Kırd) saymaktadırlar. Genelde kendilerine Kırd, Kurmanclara da Kırdas (Kürdümsü) derler. Ama son 20-30 yılda gelişen Kürd siyasallaşmasının, Kürd medyasının ağırlıklı dili daha eski yazın geleneğine sahip olan ve çoğunluğun dili olduğundan Kurmancca lehçesi oldu. Yoksa Kürdçe sadece Kurmanc lehçesi değildir, bütün Kürd lehçelerinin genel adıdır. Bazıları bilmeden, bazıları da bilinçli olarak Kurmanc ve Kırdleri (Kırmancları) birbirinden ayırarak Kırmanclara Kürd, Kırdlere de Zaza diyor, adımızı bile değiştiriyorlar. Yaşlı kuşaklara sorunuz, çoğu Zaza sözcüğünü kullanmaz ve eskiden bu sözcüğü duymadığını söyler. Şimdi ise ısrarla Zaza adı bize dayatılıyor. Oysa bu lehçeyi konuşan halkımız Dersim’de kendisine Kırmanc diğer yörelerde genellikle Kırd, Siverek gibi bazı yörelerde de Dımıli der.

*Zazaların, Sasaniler döneminde sarayda üst kademelerde oldukları söylenmekte, siz bu söylemi nasıl değerlendiriyorsuuz?

Roşan Lezgîn: Kırdleri Sasanilerle ilişkilendirecek bir kanıt yok ortada. Tarihsel bir iddiaya inanmamız için çok sağlam bir şekilde birbirini tamamlayan arkeolojik, antropolojik ve filolojik delillerin bir arada olması gerekir. Şahsen Kırdlerin, Emevi ve Abbasi Araplarının bölgeye gelmesinden sonra Kürdistan’ın merkezinden, Goran (Hewramî) grubundan kopup Kuzey Kürdistan’a göç ettiklerini düşünüyorum.

*Zazaların Osmanlı döneminde (muhtemelen Yavuz Selim döneminde) İran’dan getirilip bir hilal şeklinde Kürdistan’ın etrafına yerleştirildiği söylenmekte bu konuda neler söylersiniz?

Roşan Lezgîn: Kürdistan’da ve çevresinde tarih boyunca birçok kez göçler, dalgalanmalar olmuştur kuşkusuz. Ulus devletler öncesi dönemlerde, toplumlar dinsel olarak tasnif edilirdi. Osmanlı-Safevi devletleri arasındaki çekişme din temelinde oldu. Özel olarak Kırdler değil de, genelde Kürd aşiretleri sınır bölgelere, örneğin Xorasan’a yerleştirildikleri veya yerlerinden sürüldüklerini biliyoruz. Ama özel olarak Kırdlerin hilal şeklinde Kürdistan’ın etrafına yerleştirilmeleri söz konusu değildir.

*Dımıli kelimesi ile İran’daki Deylem denilen bölgenin irtibatı var mıdır?

Roşan Lezgîn: “Dımıli/Dımbıli” sözcüğü, “Dunbuli” sözcüğünün değişikliğe uğramış halidir. “Deylem” sözcüğüyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu, Oskar Man adında bir İranolog, 1906 yılında sadece Siverek’te, çok dar bir çerçevede yaptığı araştırmasında, bir tahmin olarak “Dımılî” sözcüğünün “Deylem” sözcüğünün değişikliğe uğramış hali olabileceği ihtimalini düşünmüş ve notlarında yazmış. Öldükten sonra, öğrencisi Karl Hadank, hocasının derlediği notları olduğu gibi yayınlamış. Çok daha sonraları, 1985’lerden sonra kimi çevreler kasıtlı olarak, Kırdleri Kürd değil Deylemilere bağlamak için bu efsanenin propagandasını yaptı, yapıyor. Dımıli sözcüğünün Deylemle ilişkilendirilmesi, hiçbir bilimsel bilgiye dayanmayan bir nevi propaganda olarak kimi kafaları karıştırmaktan başka hiçbir şey değildir. Şerefname’de, Xoy bölgesinde yaşayan Dımılilerden söz edilirken, bunların, Musul bölgesinden oraya göç ettikleri ve aslen Ezidî inancına mensup oldukları söyleniyor. M. Reza Hamzeh'ee, Yaresan (Ehl-i Hak) Bir Kürd Cemaati Üzerine Sosyolojik Tarihsel ve Dini-Tarihsel Bir İnceleme adlı bilimsel çalışmasında, Huseyn Xan Donboli'nin oğlu Teymur Paşa tarafından yazılan ve K. R. Cama Oriental Institute of Bombay’da 1849 tarihinde kaydedilen, temel olarak Donboli Kürdlerinin çok erken dönemlerinden başlayan tarihleri hakkında olan 'Tarix-e keşaf' adlı kitabın 267'inci sayfasında Donboliler Kurmanci Kürdleri olarak tanımlandığını, söylüyor. 

Araştırmacı yazar Wisif Zozanî, “Dımıli (Dunbuli) ismini ilk kullanan yazar, Kürdlerin kökeni konusunda kitap yazmış, 800’lü yıllarda yaşamış Ebu Hanîfe Dinewerî’dir. Dinewerî Ensabu’l-Ekrad (Kürdlerin Kökeni) isimli eserinde Dunbulîleri Kürdlerin bir kolu olarak saymaktadır. Abdurrezzak beg Dunbulî Tarihu-Denabile isimli Dünbüli Beyleri tarihinde Ebu Hanîfe Dinewerî’nin bu eserinden alıntıda bulunmuştur. Tarihçi Zehebî (ö. 1348) Müştebihu’n-Nisbe (Benzeşen Soylar) adlı eserinde, Dunbulilerin bir Kürd kabilesi olduğunu ve Musul civarında yaşadıklarını ifade ediyor. Yine, Hadis ve tarih bilgini Ebû Tahir es-Silefi (ö.1181), Mu’cem’s-Sefer (Gezi Sözlüğü) isimli eserinde, hadis öğrendiği hocası Rıdvan bin İbrahim bin Memlan’dan söz ederken ondan Kürdlerin Dunbuli kabilesine mensup biri olarak söz eder. Ortaçağ tarihçilerinden İbnül’l Ezraq el-Fariqî ‘Tarîxu Meyyafariqîn we Amîd’ adlı eserinin ‘Mervani Devleti’ bölümünde Abdurrahman bin ebi-l Verd ed-Dunbuli isimli bir Mervani komutanından bahsetmektedir. Bu komutan Lica Hettax [Lice-Entax] valisi Şerwîn’in emrindeydi. İbn Nuqta el-Hanbelî (ö. 1231), Tekmiletu İkmali’l-İkmal isimli eserinde Dunbulilerden, Kürdlerin bir kabilesi olarak söz eder. Yazar, Dunbuliler içerisinden çıkmış bazı âlimlerinden söz eder. İbn Nuqta bu bilginleri Musullu olarak tanıtmaktadır. Bütün bunlar Dunbulilerin kadim yerleşim yerlerinden birinin de Musul olduğu tezini güçlendiriyor. İbn Fazlullah el-Umeri (1349) de Mesaliku’l-Ebsar isimli eserinde Dunbulilerin Kürdlerin bir kabilesi olduğunu ve Musul yakınlarındaki Maklub dağları eteklerinde yaşadıklarından söz etmektedir.” diyor.

*Zazaca dil olarak Kurmancca ve diğer Kurdî lehçelere yakın olduğu kadar Farsça’ya da yakındır. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Roşan Lezgîn: Hindo-Ewropî dil ailesi içerisinde yer alan bütün diller bir dereceye kadar bir birine yakın; İrani diller grubunda olanlar daha çok bir birine yakın. Ama Kurmancca lehçesi ile Kırdki lehçesi arasındaki yakınlık Farçayla kıyaslanamayacak kadar belirgindir. Kurmancca ile Kırdki arasındaki yakınlık karakteristiktir. Örneğin, Farsçada erillik-dişillik yoktur ama Kurmancca ile Kırdkide vardır. Sentaks açısından, fonetik açıdan Kurmancca ile Kırdkide çok ama çok benzer iken Farsça tamamen farklıdır. Sözcük açısından da öyledir. Sistematik yapı olarak Kurmancca ile Kırdki Farsçayla kıyaslanmayacak derecede bir birlerine yakındır. Kırdki ile Goranca (Hewramice) daha çok yakındır. Anlaşamama, anlayamama da tartışmalı kavramlardır. Kimi zaman aynı lehçeyi konuşan iki yakın köy dahi bir diğerinin konuştuğu şiveyi anlamazlar. Standartlaşmamış, eğitim dili olmamış dillerde bu çok normal bir durumdur.

*Zazalar kendilerini biz Zazayız, biz Dımıliyiz diye takdim ederler. Kurmanclar ise biz Kurmancız derler. Kürd lafzının her ikisini de barındıran üst şemsiye olduğu konusunda halk nasıl ikna olur?

Roşan Lezgîn: Bu dediğiniz genç kuşaklar ve şehirlerde büyüyen gençler için öyle olabilir. Çünkü şehre gelince Türkçe konuşulur ve Türklerin kullandığı Zaza sözcüğü yaygınlaşır. Gerçekte öyle değildi. Yukarıda değindiğim, gibi babalarımız annelerimiz genellikle şehre gelmeyinceye dek Zaza adını duymamışlardı. Genellikle Kırd veya Kırmanc derlerdi. Her lehçeyi konuşanın kendisini lehçesiyle takdim etmesi çok normaldir. Ama tarihte ikisi birlikte işgalci güçlere, Kürdlerin varlığını ve hakkını inkâr edenlere karşı birlikte direnip mücadele etmiş ve Kürdlerin haklarını talep etmişlerdir. Koçgiri, 1925 Ayaklanması ve Dêrsim Direnişinin liderleri Kurmanc veya Zazalar için değil Kürdler için hak istediler. Doğu ve Güney Kürdistan’da da lehçeleriyle kendilerini takdim edebilirler ama yüz yıla yaklaşan bir süredir Kürd olarak ve Kürdlerin ortak hakları için mücadele ettiler.

*Zazalardan bazıları T.C. rejiminin onlarca yıldır Kürdlere yaptığını Kürdler de şimdi bize yapmakta demektedirler. Bu sözün sahiplerine neler söyleyebiliriz?

Roşan Lezgîn: Bunları söyleyenler somut örnekler vermelidir. Ben hayatım boyunca Kurmanclarla ilişki içindeyim ama böyle bir şeye rastlamadım. Kurmacların Kırdlere bir şey yaptığı yok. Ayrıca Kurmanclar Kırdlere ne yapabilir ki? Bu tür propagandalar daha çok kasıtlı yapılıyor. Genelde bütün Kürdlerin haklarına karşı olan bazı Türk yazarlarının son zamanlarda “Zaza dostu” kesilip propaganda yapmalarının kasıtlı olduğu apaçık. Başbakandan Genel Kurmay başkanına kadar Zaza deyip durmaları hayra alamet değil. Bu kişiler bu kadar Zaza dostu mu? Kürdlerin ulusal haklarına saygı göstermeyenler Zaza dostu olabilir mi? Bu tür propagandalar bazı Kırd arkadaşları da etkilemiş olabilir ama kanımca Kırdler kendilerini eleştirmelidirler. Lehçem için ne yapıyorum, milletim için ne yapıyorum diye önce kendisine hesap sormalıdırlar. Internet sayfalarında da bazı Kürd düşmanları değişik adlarla Kurmanclarla Kırdleri birbirine düşürmek için uğraşıyor. Bu oyunlara gelmemek gerekir.

Türk devletinin Kürdlere (Kurmanc ve Kırdlere) yaptıkları bellidir. Kuruluşundan beri Kürdçe (Kurmancca ve Kırdce) yasaktır. Bu yasak idarî ve cezaî müeyyidelerle uygulanmıştır. Kürdlerin (Kurmanc ve Kırdlerin) Türklüğe asimilasyonu için, başta eğitim sistemi olmak üzere, cami de dâhil, bütün devlet kurumları topyekun bir sistem olarak, soykırım derecesinde katliamlar da dâhil her türlü melanet metot denenerek Kürdler ezilmiştir. Kürd coğrafyası her türlü savaş silahları kullanılarak yakılıp yıkılmış, tahrip edilmiştir. Milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiştir. Askeriyle, polisiyle, yargısıyla, basınıyla, üniversitesiyle, bütün baskı mekanizmalarını Kullanarak Kürdleri yok etmeye, asimile etmeye çalışmıştır bu devlet. Kurmanclar, onların deyimiyle Kürdler, hangi mekanizmalarla devletin Kürdlere yaptığını, Kürdler Zazalara yapmış veya yapıyor? Söyler misiniz?

Kırdce ilk kitap Diyarbakır’da 1899’da yayınlamıştır. İkinci kitabı bir Kurmanc olan Celadet Bedirxan yayınladı. Türkiye’de 1979 yılında yayımlanan ilk Kürdçe dergi olan Tîrêj dergisinin yarısı Kurmancca yarısı Kırdcedir. Kurmanclar ve Kırdler birlikte yayımladılar. Şu anda Kürdçe günlük olarak yayınlanan Azadiya Welat hem Kurmancca hem Kırdceye yer vermektedir. Kelhaamed dergisi hem Kurmancca hem Kırdce olarak yayınlanmaktadır. Kürd basınında Kırdce az yer almaktadır, diye eleştirilerde bulunabiliriz. Ama Kurmancların eksikliği veya baskısından kaynaklanmıyor bu durum. Kırdlerin kendileri de bu konuda yeterli çabayı göstermiyor. Ben yıllardır Kırdce yazıyorum. Bu süreç içerisinde Kırdlerden çok daha fazla Kurmanclardan destek gördüm, teşvik edildim. Bizim Kırdler ne yazık ki daha fazla asimilasyona teslim olmuşlar, Türkçe konuşuyorlar. Kurmanclara saldırıyorlar! Bu, çok haksız bir iddiadır.

 *Zazaların, Kuzey Kürdistan (Türkiye Kürdistan’ı) dışında yaşadıkları başka bir yer var mı?

Roşan Lezgîn: Kırdler, Türkiye siyasi sınırları içerisinde kalan Kuzey Kürdistan’ın 12 vilayeti sınırları içerisinde; 1) Bidlîs; Modkan 2) Çewlîg; Azarpêrt, Bonglan, Çêrme, Dara Hênî, Gêxî, Kanîreş ve Xorxol 3) Dêrsim; Çemişgezek, Mazgêrd, Pêrtage, Pilemurîye, Pulur, Qisle ve Xozat 4) Dîyarbekir; Çêrmûg, Çinar, Erxenî, Gêl, Hêni, Hezro, Karaz, Licê, Pasûr, Pîran ve Şankuş 5) Erzingan; Îlîç, Kemalîye, Kemax, Mose ve Têrcan 6) Erzirom; Aşqele, Çad, Hesenqele ve Xinûs, 7) Mûş; Gimgim 8) Ruha; Sêwreg 9) Semsûr; Aldûş 10) Sêrt; Hewêla 11) Sêwas; Qengal, Zara, Ulaş, Îmranlî, Dîvrîgî 12) Xarpêt; Depe, Maden, Mîyaran, Pali, Qovancîyan, Sîvrîce ve Xulaman ilçelerinde yaşarlar. Bunlardan Çewlîg ve Dêrsim illerinde çoğunluktalar. Ayrıca Gümüşhane ve Aksaray illerinde, Malatya ilinin Pütürge ve Arapkir, Kayseri ilinin Sarız, Ardahan ilinin Göle ilçesinde de az miktarda Kırd yaşar.

*Kürdçenin Zazaca lehçesinde edebiyat ve gramer açısından en mutemed birkaç ismi sayabilir misiniz?

Roşan Lezgîn: Şu an yaşayan yazarlarımızdan M. Malmîsanij Hocamız, Munzur Çem Hocamız, J. Îhsan Espar, Mehmed Selîm Uzun, Deniz Gündüz, Seyîdxan Kurij ve daha birçok değerli yazar ve edibimizin Kırd lehçesinin standartlaştırılması, geliştirilmesi konusunda çok büyük emekleri olmuştur. Hepsine şükran borçluyuz. 

*İlk olarak Zaza kelimesinin Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde geçtiği bilinmekte, daha önce yazılmış kaynaklarda herhangi bir bilgi var mı?

Roşan Lezgîn: Evet, Zaza adını daha çok Türkler kullanmış. Evliya Çelebi (1611-1662) Kürt aşiretlerinden söz ederken "Zaza" veya "Ekrad-ı Zaza" diyor. Ama ondan daha önce kimse demiş mi, bilmiyorum. Fakat bir yer adı olarak "Zaz" ve "Zazayn" sözcükleri vardır. Hem İranlı yazar Said Nefisi Babek adlı kitabında hem Doğu Kürdistanlı ünlü akademisyen M. Reza Hamzeh'ee, Yaresanlar üzerine yaptığı çalışmada, biri İsfahan ile Luristan arasında diğeri Hemedan bölgesinde "Zaz" adında köylerin olduğunu (Zaz-i Mugel ve Zaz-ı Ebudulef), bu her iki köye birlikte "Zazeyn" denildiğini naklediyorlar. Öyle görünüyor ki her iki köy de birbiriyle ilişkilidir. Bu köylerin halkı Hürremdini inancına mensupmuş ve o bölgeden göç etmiştir. Yine, kimi İslami kaynaklarda Zozan, Zuzan, Zewazan, Zuzan el-Ekrad (Kürt Yaylağı) geçiyor. Yakut el-Hemevi (1179-1229) bu sözcüğü Mucemül-Buldan adlı kitabında "Zewazan" (Yaylaklar) şeklinde yazıyor ve "bu bölge, Ermeniye dağları, Azerbaycan, Diyarbakır ve Musul arasında kalıyor. Halkı Ermeni ve Kürttür" diyor. Yakuti, İbnül-Esir'den (1160-1234) şöyle naklediyor: "Zuzan, Dicle'nin doğusundan Cizre'ye ulaşıyor. Yine Musul'un iki gün mesafesi kuzeyinden başlayarak Ahlat sınırına kadar ve Salmas sınırına kadar giderek Azerbaycan'da bitiyor. Bu bölgede Boht ve Beşnevi Kürtlerinin kaleleri vardır ve bu kaleler çok sağlam ve güzeldir."  İbnül-Esir, aynı zamanda bu bölgeden "Zuzan el-Ekrad" olarak söz ediyor. Acaba Türkler, “Yaylak Kürtleri” anlamına gelen bu sözcüğü Arapça kaynaklarından veya Araplardan mı alıp "Zaza" veya "Ekrad-ı Zaza" şeklinde kullanmaya mı başladılar, bilemiyorum.

*Zazaki ile Lurî lehçesinin irtibatı ne derecedir?

Roşan Lezgîn: Lurceden daha çok Goranca-Hewramîce ile birbirlerine yakındırlar.

*Zazacadaki ağızlar niçin birbirinden bu kadar uzak? Bazen bir Zaza köylüsünün yakınındaki diğer Zaza köylüsüyle konuşmasının birbiriyle örtüşmediğini görüyoruz, bu bir dil zenginliği mi?

Roşan Lezgîn: Bu durum, daha çok standartlaşmama, eğitim dili olmama durumuyla ilgilidir. Bütün sözel (verbel) dillerde bu durum böyledir. Bu, doğal bir durumdur. Bir dil, yazı dili, eğitim dili oldukça, işlenir, standartlaşır. Örneğin, “camî” sözcüğünün “comî, cûmî, cumî” gibi farklı formlarda telaffuz edilmesi, ağız veya şive farklılığından kaynaklanmaktadır, standartlaşmama durumuyla ilgilidir.   

*Vate Çalışma Grubu kimlerden oluşuyor, ne yapıyor?

Roşan Lezgîn: Vate Çalışma Grubu, hemen hemen Kırdce konuşulan bütün illerden olan, her biri birkaç dil bilen, Kırdce okuyan, yazan Kürd aydınlarından oluşan ve Kırdcenin derlenmesi, korunması, standartlaşması ve gelişmesi için çabalayan gönüllü idealistler topluluğudur. Bu grup Kırd lehçesi için çok önemli olan şu üç kitabı yayımladı.

1)Kırdcenin Yazım kuralları

2)Kırdceden Türkçeye Sözlük

3)Türkçeden Kırdceye sözlük.

Bunlardan ikincisi tespit edilen standart Kırdce sözcükleri içeriyor. Üçüncüsü ise standartlaştırılan Kırdce sözcüklerin tespit edilebilen bütün versiyonlarını içeriyor.

Grubun yayımladığı ve sadece Kırdce olan Vate dergisinin ise bugüne dek 35 sayısı yayımlandı.

*Ehmedê Xasî’nin Mewlidinden önce -şu an piyasada olmasa da- yazılmış bir kitap var mı?

Roşan Lezgîn: Peter Ivanoviç Lerch’in 1857 yılında Petersburg’da yayınlanan kitabı mevcuttur. Kırım Savaşı’nda Çarlık Rus Ordusu’nun eline esir olarak düşen Osmanlı Ordusu askerleri arasında Kürdler de vardır. Adı geçen metinler Peter Ivanoviç Lerch tarafından esir düşen bir kısım Kürd askerlerin ağzından derlenmiştir.

*Zazacada, kelimelerin sonundaki “o” harfi Ermenicenin etkisinden kaynaklanabilir mi?

Roşan Lezgîn: Diller, bir birinden sözcük alıp verirler ama sistemsel olarak, gramer yapısı açısından bir birlerini pek etkilemezler! Fiil çekimleri için söylüyorsun herhalde. Ermeniceyle bir alakası yok bunun. Kırdcede bütün adlar ya eril ya dişil ya da çoğuldur. Dolayısıyla isim sıfatları ve fiil çekimleri de aynı durumdadır. Söylediğiniz “o” sesi sadece eril fiil çekimlerinde vardır. Örneğin, “Mi nan werdo.” (Ekmek/yemek yemişim.) derken “nan” sözcüğü eril olduğundan, fiil çekimi eril olarak “o” olmaktadır. Ancak “Mi saye werda.” (Ben elma yemişim.) derken “saye” sözcüğü dişil olduğundan fiil çekimi de dişil olarak “a” olmaktadır.

  *Verdiğiniz bilgler için teşekkür ederiz.

Roşan Lezgîn: Ben teşekkür ediyorum.

____________

Kaynak: www.bangaheq.net

Na xebere 15152 rey wanîyaya
ŞÎROVEYÎ
sukuj siweregıj
gırê sor
pektaş bey , kırgızlar , tatarlar , kazaklar , azeriler , türkmeler , vb kendilerine Türk diyorlar ve bazılarının lehçeleri çok farklı birbilerini anlamakta güçlük çekerler . Bu resmi dil olamamış kürtçenin lehçeleri ( kurmanci , dimili , sorani , gorani = kurdi , kürtçe) içinde geçerli olan bir durum .Dolayısıla b u lehçeleri konuşan butün toplulukalar kürtleri temsileden asli ansurlardır ve hepsine birlite kurd denir
14 Gulane 2016 Şeme 21:04
dımıli
yaşar
deza roşan ez ji dımıliya. dimiliya sivereği. ma ji hori dımıli vane. mı film texte reş seyr kert film zıvane cı gorani bi mı film famkırd. yani ez vanaki dımıli gorani aslı ho jov u
12 Sibate 2014 Çarşeme 00:41
pektaş
sıtkı
rosan bey,sanırım çalışmalarınızdan dolayı kürtler size minnettardırlar.Deylemi'ler toplumsal olarak parçalandıkları gibi ırksal adlarıda aynı katliama uğramıştır nasıl olurda bir ırkın adı bir düzineden fazla adlandırılabilir?bir tek doğrunuzu takdir edebilirim oda ZAZA isminin bu ırkı aşağılamak için kürtler ve türkler tarafından konduğudur.
28 Oktobre 2011 Îne 11:56