zazaki.net
24 Nîsane 2024 Çarşeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
23 Tebaxe 2013 Îne 13:16

DERSİM’DEKİ “TÜRK SOLU GELENEĞİ”NİN BUGÜNKÜ TEZAHÜRÜ

Nadire Güntaş Aldatmaz

70’li yıllarda, Dersim’de muhalif iki ana akımı oluşturan eğilimlerden biri, birbirine benzer çeşitli gruplardan oluşan, “Kürt alerjili” sosyalist solu temsil ederken diğeri “Kürt duyarlıklı” sosyalist solu temsil ediyordu. Kürt alerjililer, Kürt olmayı veya bunu dile getirmeyi bir nevi sosyalist ideoloji karşıtı bir durum olarak görüyorlardı. Çünkü Türk solculuğu, Türklüğü aşamayan ve fakat başkalarının kendilerini etnik olarak ifade etmesini sosyalizm açısından sakıncalı (!) bulan bir solculuktu. Onlara göre: Ne fark eder, hepimiz Türk’tük. Kürt sorununa duyarlı kesimi de “Kürtçü” olarak adlandırıyorlardı. Bu adlandırma bizim “Kürt” olarak bildiklerimiz tarafından yapılınca ortaya komik bir durum çıkıyordu. Sanki Kürtler, uzayda bir yerde yaşayan, kendileri dışında yaratıklardı da onların haklarını savunanlar Kürtçüydü. Oysa hepimiz Türk olmadığımız halde Türk iken sosyalizme bir şey olmuyordu.

Türk solunun hangi temel ideolojiden beslendiği, tekçi-Türkçü zihniyetten ne kadar etkilendiği, Anadolu’da yaşayan diğer etnik yapılara, özellikle Kürtlere ve Ermenilere ne kadar soğuk olduğu, hatta varlıklarını dahi söz konusu etmekten imtina ettiği çok iyi bilinmektedir. Kaba bir örnek vermek gerekirse, o zamanlar sol cenahta kabul edilen CHP (Belki bugün hâlâ da öyle kabul edenler vardır.) günümüzde MHP ile neredeyse aynı kulvarda yürüyerek özüne dönmüştür. (Bu gerçeği kabul edip özeleştiri yapanları tenzih ediyorum.) Özünde ulusalcı-sağcı olan bu ideolojinin akıbeti böyleyken, içinde daha çok Alevi-Kürt gençlerini barındıran, daha radikal Marksist-Leninist fakat “Kürt karşıtı sol”un da Kürtler arasında fazla taban bulamadığı bilinmektedir. Türk halkının da sosyalist devrim gibi bir talebi öteden beri olmayınca, 12 Eylül kasırgasına dayanamayan sol, son şeklini almıştır.

Ama Dersimli bazı Kürtler, artık etkisiz olan Türk solunun, bir zamanlar sosyalizm adı altında kendilerine bulaştırdığı zihniyetten kolay kolay kurtulacağa benzemiyorlar. Türk sol ideolojisiyle donanmış bu çevreler, etkisinde kaldıkları bu ideolojiyle geldikleri son durakta bu kez de “Biz Kürt değiliz Zaza’yız, Kürt değiliz Aleviyiz” söylemini tutturmuş durumdalar.

“Biz Zaza’yız, Kürt değiliz” ideolojisinin temeli işte bu geleneksel Türk solculuğunun Kürtler, özellikle Alevi Kürtler arasına serpiştirdiği tohumun bir türlü bozulamamasından, her seferinde başka türlü filizlenmesinden, tezahür etmesinden kaynaklanıyor. “Gerçek Müslüman biziz, gerçek Türk biziz”, daha sonra da “Biz Aleviyiz” gibi ezber edilmiş bir dil, bugün ne yazık ki kimi kişilerde “Biz Kürt değiliz, Zaza’yız” şeklinde tezahür ediyor. Dikkat edilirse bizim Kürt olmayıp Alevi ve Zaza oluşumuz daha çok Türk sol ideolojisinin (özellikle PDA –Aydınlık çizgisi) yoğun olarak örgütlendiği, Pülümür-Erzincan bölgesinde yoğunlaşıyor.

Dersim için durum böyleyken bu ideolojinin Bingöl cenahının kökenleri de “Kırdki (Zazaki)” konuşanların, bir Türk boyu mensubu olduğu teorisine dayanıyor. Öyle olmadığı çok açık bir biçimde gün yüzüne çıkınca bu kez de başka tarafa kıvırma eğilimi başladı. Her iki taraf da, ne olursak olalım, yeter ki Kürt olmayalım, ruh hali içindedir. Bu hissiyatın derinliklerinde yatan, egemen ulusun Kürt kimliğine uyguladığı “tahkir ve tezyif” politikalarının meydana getirdiği erozyon ile yarattığı tahribattır.

DERSİM’DE BİZ NEDEN KENDİMİZE “KÜRT” DEĞİL DE “KIRMANC” DEDİK?

Kendi dilimizde, kendimizi tanımlarken, “Ma Kırmanci me”, dilimizi tanımlarken,  “Ma kirmanckî qisey kenîme” diyoruz. Çünkü bize Türkçe’de “Kürt” deniyor ve biz Türkçe konuşurken de kendimize “Kürt”, dilimize de “Kürtçe” diyoruz. Hatta inancımıza da Kürtçe konuşurken “Raya Haqi” ama Türkçe konuşurken “Alevilik” diyoruz. Tabi ki “Ma Kürt’i me” hiçbir zaman demedik, tıpkı Türkçe olarak “Biz Kırmancız” demediğimiz gibi. Çünkü biz Kürtler, diğer halklar tarafından grup isimleriyle değil de millet ismiyle adlandırılıyoruz. Örneğin, biz kalkıp Türklere ayrı ayrı “Oğuzlar”, “Türkmenler”, “Kıpçaklar”, “Gagavuzlar”, “Azeriler”, “Tatarlar” vs yerine tümüne “Türk” diyoruz. Ama onlar kendi aralarında birbirlerine “Siz Oğuzsunuz, biz Kıpçağız” veya “Biz Tatarız, siz Türkmensiniz” diyorlar, diyebilirler.

“Biz Kürt değiliz, Zazayız” tezinin en sıkı savunucuları, atalarının hiçbir zaman “Ma Kürt’i me” demediklerini öne sürerek bu tezi savunmaktalar. Yukarıda açıkladığım gibi bunun nedeni “Kürt” sözcüğünün daha geniş ve kapsayıcı, yani bütün grupları kapsamasından dolayıdır. Kürtçenin diğer lehçelerini konuşanların da kendi lehçelerinde, kendilerini ifade tarzı aynı şekildedir. Örneğin, Kurmancca konuşanlar “Em kurmanc in, em kurmancî qise dikin” diyorlar. Soranlar, “Ême soranin” diyorlar. Araplar, Türkler, Farslar ve diğer tüm milletler, kendilerini konuştukları lehçenin adıyla ifade eden tüm bu insanlara “Kürt” diyorlar. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Yok bizim köyde şöyle deniyor, falan köyde böyle deniyor, demenin de anlamı yok.

Kendini adlandırmada tek bir standardın olmayışı Kürtlerin uluslaşma problemleri ile alakalı bir durumdur aynı zamanda. Ulus olma bilincinden yoksun olan Kürt toplumunun yaşadığı uluslaşma sancıları ve bu çerçevede sıradan insanların dar-feodal bir pencereden bakarak kendini hâlâ aşiretinin veya grubunun adıyla tanımlaması anlaşılır bir durumdur. Ancak bazı kişilerin kalkıp bu tanımlamaların üzerine atlayıp “Aha bakın Kürt’üz demiyorlar, bakın biz Aleviyiz diyorlar” demesini anlamak zordur.

Unutmayalım ki Dersim’de ne atalarımız ne yakın geçmişteki halkımız, ne de annelerimiz babalarımız kendilerine “Zaza” demiyorlardı. Hatta “Zaza” sözcüğü Sünni Kırmanclar için, tıpkı Sünni Kurmanclar için kullanılan “Khur” sözcüğü gibi bir parça yabancılama, dışlama sözcüğü olarak kullanılıyordu. Bugün hâlâ da pek çok yerde böyle algılanmaktadır.

Bu durumda, Dersim’deki “Biz Kürt değiliz, Zaza’yız” ideolojisinin sahiplerinin “Biz Alevi’yiz”i de reddetmeleri gerekiyor! Zira onların mantığıyla hareket edilirse, atalarımız, bir Türkçe adlandırma olan “Alevilik” sözcüğünü sonradan duyup kullandılar. “Ma Alevi me” yani “Biz Aleviyiz” şeklindeki söylem de tıpkı “Zaza” sözcüğü gibi son zamanlarda öne çıkan bir söylemdir. Bunun Kürtçedeki ifade şekli “Raya ma raya Haqî ya”dır.

“Biz Kürt değiliz, Zaza’yız” ifadesini veya tezini ciddiye almalı mı? Kendi adıma, fıkra gibi olan bu iddiaya gülüp geçmek, en doğrusu diye düşünüyordum. Ancak son zamanlarda, bakıyorum bu söyleme dayanılarak dilimizin kaybolmaması ve gelişmesi için gecesini gündüzüne katarak çalışan çok değerli dil emekçilerine, dilbilimcilerine, yazarlara, ediplere saldırılmaktadır. Başka türlü varlık gösteremeyenler, herhangi bir marifeti olmayanlar, bu dilin emekçilerine bu şekilde saldırarak adlarını duyurmaya, kendilerini var etmeye çalışmaktalar.

Bir insan kendini “Zaza” ya da “Türk” ya da başka bir şey olarak tanımlayabilir. İnsanlara ille de sen bu’sun demenin anlamı yok. Hatta bir kimliği ısrarla dayatmanın yarattığı sonuçları hep beraber yaşayıp gördük. Ancak insan konuştuğu ve çok önemsediği iddiasında olduğu bir dilin, adı ne olursa olsun, yaşaması ve gelişimi için onca emek harcayan insanlara saygı duymuyorsa, hatta saldırıyorsa, o insanın dilini-kültürünü seviyor, sahip çıkıyor, olma durumu tartışılır.

Na xebere 7676 rey wanîyaya
ŞÎROVEYÎ
agop@hotmail.com
Hamsheni Rize
Yazı son derece açık fakat kendi içinde ufak tefek önemsiz çelişkiler olabilir.önemli değil bu büyük pencereyi engellemez.Ben bir Hemşinli Ermeni olarak artık tüm toplumların özüne dönmesini arzu ediyorum,Ve açıkçası söylemk gerekirse türklüğü yok etmemiz lazım bir bütün değerleri ile bu hem orijinal ve azınlık olan türkler içinde bizler içinde hayırlı olandır.Gerçekçi olmak gerekirse Pontus Hemşin ve Lazistanda olan türk solu ve ulusalcı türk islamcılarının derin uzantıları bölgeyi abluka altına almış durumda Dersimde Kürdistan da bu durumda ve bu çok tehlikeli bir an önce bütün duyarlı ve temiz kalpli insanlar bunlardan uzak durmalıdır. Dersimdeki Kürt ve Ermeni alevi nüfusunu dacik devleti 198 den beri rahat bırakmıyor katliam ve asimilasyonla epeycde bir dönüştürdü fakat 21.yy özgür dünya anlayışı neticesinde yeniden hareketlenen kimlikler kültürler ve insan hakları karşısında çaresiz kalan dacik devleti Dersim, Kürdistan vede diğer çok kimlikli yerlere kurduğu fakülteler ve bunların başına doçent prof vb. hoca diye atadığı komün solcu görünümlü özünde dacik istihbarat elamanı tipler sayesinde iş götürmeye çalışması artık ayyuka çıkmış durumdadır. Eğer bu tipleri seven varsa buyursun onlardan olsun ama karşımıza çıkmasın defolsun gitisin,Artık uyanma vaktidir.
08 Gulane 2016 Yewşeme 15:50
ULUSALCILIK "SAĞ"CILIK MI?
AVER ERZİNGAN
1-"Kendini adlandırmada tek bir standardın olmayışı Kürtlerin uluslaşma problemleri ile alakalı bir durumdur aynı zamanda. Ulus olma bilincinden yoksun olan Kürt toplumunun yaşadığı uluslaşma sancıları ve bu çerçevede sıradan insanların dar-feodal bir pencereden bakarak kendini hâlâ aşiretinin veya grubunun adıyla tanımlaması anlaşılır bir durumdur. "denilmiş.

Öyleyse Ulus olma bilinci"nin eksikliği yani Kürtlerde ulusalcılığın tam anlamıyla oturmamasından kaynaklanan problemler var. O halde "Ulusalcılık" olumlu bir duruş.

2-"...CHP (Belki bugün hâlâ da öyle kabul edenler vardır.) günümüzde MHP ile neredeyse aynı kulvarda yürüyerek özüne dönmüştür. (Bu gerçeği kabul edip özeleştiri yapanları tenzih ediyorum.) Özünde ulusalcı-sağcı olan bu ideolojinin akıbeti böyleyken..."

Burada da CHP ve MHP hem ulusalcı hem de sağcı olarak belirtilmiş.Yayılmacılık/Sömürgecilik ne zamandan beri bütün ulusun çıkarına oldu? "Türk ulusu" da neticede birden fazla sınıftan oluşmakta.
Üst sınıfın çıkarına olan her konuda da ulusun çıkarına olmaz.

Marks ve Lenin gibi dünyada zihniyet devrimi yaratmış insanlar hep şunu söylediler.
"Bir başka ulusu kölelik altına sokan bir ulus kendisine zincire vurmuş olur."
Demek ki Türk ulusunu da yanlış eyleme yani kendini de zincirleyecek bir eyleme sürükleyen
ideolojik bir hareket ulusun çıkarına iş yapmaz.Ulusalcı da olamaz.Olsa olsa "Sömürgeci" olur.

Militarizmin yanında bir de Kürtleri narkoz altında tutmak için pompalanan feodal ideolojik zehir ve bu temelde yaratılan sömürgecilik yanlısı örgütlenmeler ve de daha öncesinden gelip de bu sistemle uzlaşarak sentezlenen aşiretçi kesimi bir ulusun doğuşunu geciktirebilir.Ama engelleyemez.

Ancak bu zehirleme temelindeki kurumlaşma faaliyetleri gelip hakim devlette osmanlı karakterini aynen devam ettirir.Bu durum devam ettirdikçe burjuvazinin yasaları da buna uygun biçim alır.Cumhuriyet sözde cumhuriyet olur.Demokrasi de sözde demokrasi.

Modern örgütlenme biçimleri yaygınlaşmaz(Dernek,Sendika vs).Herkesin dernek üyesi olduğu,çalışanların hepsinin örgütlü olduğu toplum biçimi ortaya çıkmaz.
Siyasi partiler padişahlık merkezlerine döner,parti üyeleri de güdülen nesneye.Bireyin özgür katılımının önü baştan kesilmiş olur. Dahası burjuva bile olamayan ağa para babaları da hiç bir yazılı sözleşmeye,yasaya bağlı olmayan mafya şeflerine döner. Aynı şekilde bunlarla iç içe geçmiş bürokrasi de mafya gruplaşmalarının olduğu merkeze döner Yönetimde de sultacılık devam eder ve yine onun her kademesi de sultanlarla dolu olmaya devam eder.

Ulusun ihtiyaçlarını dikkate alan planlı ekonomi yerine emperyalist merkezlerin ihtiyaçlarına göre düzenlenen ekonomi,Düzenli kentleşme yerine çarpık yığınlaşma,herzaman önünde engelin bulunduğu bilimsel düşünce yerine ideolojik ve militarist, üniversite ve eğitim vs.. bu ve benzeri sonuçlar her alanda kendisini gösterir. Artık sisteminde tek hukuğu vardır. O da mafya hukuku. Kısacası toplum her anlamda savunmasız kalır.Toplumun yaşadığı bu durum birey üzerinde de daha da katmerli bir hal alır.Yaşanılan bu eziyet çarkının esas ve tek nedeni devlet denilen araç ve onun pratiğidir.Bu araç da ruhunu onu şekillendiren ideolojiden yani Kemalizm'den alır!

Bu nedenle gerçeklikten uzak olup da (PDA/İP/CHP gibi),Türk uluslaşması yarım kaldı tamamlanamadı derken bunun asıl nedeninin de sarıldıkları "Kemalist ideoloji" olduğunu anlayamayanlar mı Türk ulusalcısı? Yada "Sol"u maske edinip mafya,aşiret,tarikat nakaratı atarken devamlı üniter yapı adı altında osmanlıcılığı sürdürenler mi Türk ulusalcısı? Ve sadece Kürt coğrafyasında değil,aynı zamanda her yerde feodal yapı ve onun ilişki biçimlerini yaşatanlar mı Türk ulusalcısı? Veya demokrat yada sol?


Bilinmeli ki Kürt halkı gibi milyonları aşkın kitleyi sömürge altında tutmak için militarizm çıplak bir araçtır. Asıl olansa bu ilişkileri zihinler üzerinde yaşatan feodal narkozdur ve bundan başka araç da kullanamaz Kemalizm. Bunlardan da vazgeçemez. Bu olgu onun kendisi için stratejiktir.Militarizmle büyüyememe ve ekonomik olarak küçülmeyi bundan dolayı da dışa bağımlılıkta derinleşmeyi topluma yaşatır.Feodal ilişkileri de korurken uluslaşma yetisini toplumun iliklerine taşıyacak kurumların oluşumunu geciktirir ve kurumlaşamama krizini topluma yaşatır.O halde bunu yaptıkça da Türk halkını uluslaştıramaz.Millet egemenliği denen durum da gerçekleşmez.Ulus denilen modern çağın her anlamıyla örgütlü toplumu
gerçekleşmez. Tam tersine "Türk" adı altında güdülen bir yığınlaşma meydana gelir.Yada bilinçli olarak meydana getirilir.

Bu anlamda Kürt halkının boynuna vurmaya çalıştığı zincir nedeniyle Türk halkı tam uluslaşmaz,uluslaşamaz. Sadece oyalanır.Hem kendi zalimlerinin çıkarı için hem de küresel güçlerin çıkarı için.

Bu yüzden Türk uluslaşması sürecini tamamlamak da ancak onun taşıdığı yükten kurtulması ile mümkün.Öyleyse gerçek Türk ulusalcısı yiyemeyeceği lokmayı yutmaya çalışan değil,tam tersine yüzünü nesnel gerçeğe dönendir.Diğer bir şekilde ifade edersek Türk halkının özgürleşmesi için "Türk ulusalcılığı Kürt ulusalcılığının önünü açmakla yükümlüdür"
Yine aynı şekilde Kürt ulusalcılığı da "Türk ulusalcılığı" diyerek Türk halkını yanlış ellere yöneltip bilinç çarpıtılmasına ortak olmamakla yükümlüdür.
28 Tebaxe 2013 Çarşeme 17:16
ASSASSIN'S KNIFE (The ALAMUT CASTLE)
ŞEWDER RAYNAS
1.”70’li yıllarda, Dersim’de muhalif iki ana akımı oluşturan eğilimlerden biri, birbirine benzer çeşitli gruplardan oluşan, ‘Kürt alerjili’sosyalist solu temsil ederken diğeri ‘Kürt duyarlıklı’ sosyalist solu temsil ediyordu.”
Şeklindeki bu ifade çelişkili.,bu nedenle katılmıyorum..Çünkü ;
hem “KÜRT alerjili” olup hem de muhalif yada sosyalist olunmaz.
2.” O zamanlar sol cenahta kabul edilen CHP günümüzde MHP ile neredeyse aynı kulvarda yürüyerek özüne dönmüştür.”
Şeklindeki bu ifade de çelişkili.,bu düşüncenize katılmıyorum..Çünkü ;
CHP dün neyse bugün de odur.Eskiden iyiydi fakat bugün kötü olan özüne dönmüş gibi bir anlam çıkmış.CHP hep Kürt karşıtı Kemalistti.
3.” Alevi-Kürt gençlerini barındıran, daha radikal Marksist-Leninist fakat “Kürt karşıtı sol”un da Kürtler arasında fazla taban bulamadığı bilinmektedir. Türk halkının da sosyalist devrim gibi bir talebi öteden beri olmayınca, 12 Eylül kasırgasına dayanamayan sol, son şeklini almıştır.”

Şeklindeki bu ifadenize hiç katılmıyorum ,çünkü çelişkili.,
Hem ML olunacak hem de “Kürt karşıtı sol”!! Bu nasıl olur? Marks Lenin ve diğer takipçilerinin “Kürt karşıtı” olun diye bir talimatı mı vardı ki? Aslında onları ML olarak değil “Kemalist” olarak tanımlanmalıydı.
4.” Dikkat edilirse bizim Kürt olmayıp Alevi ve Zaza oluşumuz daha çok Türk sol ideolojisinin (özellikle PDA –Aydınlık çizgisi) yoğun olarak örgütlendiği, Pülümür-Erzincan bölgesinde yoğunlaşıyor.”
Şeklindeki bu ifadenize de hiç katılmıyorum ,çünkü çelişkili.,
a) Biz zaten kürdüz
b) Çok önceden de Aleviydik Biz Dersimliler olarak. Bu PDA cılar nedeniyle olmadı
c) Önceden de Zazaydık ,Kürtçenin bu lehçesini konuşuyorduk. Bu daPDA cılar nedeniyle olmadı
d) PDAcılar solcu değil tam tersine Kemalist.Plümür Erzincan Kürttür.Onlar orada cirit atsa da işlemez!
5. “Biz Kürt değiliz, Zaza’yız” ifadesini veya tezini ciddiye almalı mı? Kürt değiliz diyenleri kimse ciddiye almıyor zaten.Ama Zazayız diyenleri ciddiye almalı.Çünkü Bingöl,Elazığ,Erzincan,Tunceli,Siverek arasında yabancılaşma duvarı yıkılıyor.
HEM KÜRDÜZ HEM DE KÜRTLERİN KUZEY KESİMİ YANİ ZAZA!
27 Tebaxe 2013 Sêşeme 19:54