zazaki.net
25 Nîsane 2024 Panşeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
19 Hezîrane 2015 Îne 13:02

Aşağılanmak, Utanmak, Gizlenmek, Saklanmak…

Roşan Lezgîn

Bir arkadaşın Facebook'ta paylaştığı Hürriyet gazetesi web sayfasında yayınlanmış, Sedat Kaya imzalı "Madem ki Ermeni’sin, kimliğini gizlemelisin!" başlıklı bir yazıyı okudum demin. Çok etkilendim.

Yazar, bir zamanların ünlü sinema aktörü Ayhan Işık'ın Ermeni olduğunu ama kimliğini gizlediğini anlatırken, Türkiye'de azınlık olmanın ne kadar zor olduğu konusuna değiniyor. Yazı şöyle:

"Asıl adı Ayhan Işıyan’dı. Selanik’ten İzmir’e göç etmiş, Ermeni asıllı bir ailenin 6’ncı evladıydı. İzmir’in Karataş semtindeki Mithatpaşa caddesinde bir evde doğdu. Küçük yaşta babasını kaybedince ailece İstanbul’a taşındılar. Okudu, büyüdü, Yeşilçam’a girdi. Ama Ermeni kimliğini gizledi. O artık Ayhan Işıyan değil Ayhan Işık’tı. Kısa sürede ünlendi. Türk Sineması’nın kralıydı. Her filminde başroldü. Bir jöndü..

Yeşimçam’da kendisi gibi onlarca Ermeni asıllı artist vardı. Kenan Pars (Kirkor Cezveciyan), Danyel Topatan (Danyel Bayrıyan), Vahi Öz (Vahe Özinyan), Sami Hazinses (Samuel Agop Uluçyan) ve daha niceleri…

Ayhan Işık, en çok Nubar Terziyan’ı sevmişti. Terziyan, Yeşilçam’da Ermeni kimliğini gizlemeyen tek aktördü. Ona "amca" derdi. Nubar Terziyan da Ayhan Işık’a “oğlum”.

Tarih 16 Haziran 1979’du. Yani 36 yıl önce bugün. Ayhan Işık ani şekilde öldü. Nubar Terziyan yıkılmıştı. Nubar Terziyan ertesi gün Ayhan Işık’ın vefatı için gazetelere bir ilan verdi. İlanda şunlar yazılıydı:

'Oğlum Ayhan…

Dünya fanidir, ölüm herkese nasip ama, sen ölmedin zira geride bıraktığın bizlerin ve milyonların kalbinde yaşıyorsun. Ne mutlu sana.

Çok kısa oldu senin için hayat. Ruhuna fatiha, nur içinde yat.

Amcan Nubar Terziyan.'

 

İlan, Ayhan Işık’ın ailesini çok rahatsız etti. Oğullarının Ermeni kimliğinin ortaya çıkmasıydı asıl rahatsızlığın nedeni. Onlar da gazetelere hemen karşı bir ilan verdiler. Şöyle yazıyordu ilanda:

'Önemli bir düzeltme!

‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla çıkan ilanla sevgili varlığımız Ayhan Işık’ın hiçbir ilişkisi yoktur. Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz.

Ailesi.'

 

Tarih 18 Haziran 1979’du. İlanı gören Nubar Terziyan’ın gözünden bir damla yaş geldi. O günden sonra bir daha eskisi gibi gülmedi.

Türkiye’de azınlık olmanın özetidir bu acı hikaye."

 

Gerçekten çok acı bir hikaye.

Milliyetini, etnik kimliğini gizlemek için adını değiştiren Ayhan Işık'ı ve adı geçen sinema aktörlerinin yaşantılarını, ruhsal yapılarını, karakterlerini düşündüm. Sadece film çekerken değil aslında tüm yaşantılarının rolden ibaret olduğu durumları üzerine uzun uzun düşündüm.

Türkiye'deki hastalıklı ırkçı kültürü düşündüm.

Nubar Terziyan'ı düşündüm.

Ayhan Işık'ı ve diğerlerini, Ayhan Işık'ın ailesini ayrı ayrı düşündüm.

Daha sonra bu şekilde Kürdlüğünü inkar eden nice Kürdleri düşündüm. Örneğin, Mehmet Ali Erbil'e "Kürt olduğunu" söylediklerinde kızarak "Bu da nerden çıktı?" şeklinde tepki göstermesi gibi daha nice buna benzer durumları hatırladım. 

Çok acı duydum…

Yazar, "Azınlık olmak haksız olmaktır bu ülkede [Türkiye'de]. Utançtır. Gizlenmektir, saklanmaktır. Aşağılanmaktır..." şeklinde bir yargıyla tamamlıyor yazısını.

İnsanları, kimliğini inkar etmeye mecbur eden ırkçılık, öteden beri Türkiye'de vardır, hala çok güçlüdür. Bir kültür olarak vardır ırkçılık.

Bunu, hayatın her alanında, en ince detaylarda bile sezmek, görmek mümkündür.

Başkalarını milliyetinden, etnik kimliğinden dolayı 'haksız' görmek, 'aşağılamak' elbette 'haksız' ve 'aşağılık' bir davranış biçimidir, daha doğrusu bir tür kolektif ruhsal hastalıktır. Ama öte yandan, milliyetinden, etnik kimliğinden dolayı 'utanmak', 'gizlenmek', 'saklanmak' da zavallılıktır en azından.

Yazar, Kenan Pars, Danyel Topatan, Vahi Öz, Sami Hazinses ve daha nicelerinin Ayhan Işık gibi Ermeniliklerini gizlediklerini, Ermeni olduğunu gizlemeyen tek aktörün Nubar Terziyan olduğunu söylüyor.

Irkçılık yaparak başka insanları baskı altında tutanlara öfke duyarken, milliyetinden dolayı kimliğini, aslını inkar etmek; 'utanmak', 'gizlenmek', 'saklanmak' gibi bir durumu yaşayanlara da kızmaktan alamıyorum kendimi. Aynı ortamda, aynı meslekte devam etmiş Nubar Terziyan gibi davranmadıkları için kızıyorum onlara. Ayhan Işıyanlar sönerken gözümde Nubar Terziyan sonsuza ışıyan gerçek bir meşale gibi duruyor karşımda.

Milliyetinden, etnik kimliğinden, dinsel inancından dolayı aşağılanmayla karşı karşıya kalmanın ne kadar zor bir durum olduğunu, her kesin bunu kaldıramayacağını ya da böyle bir durumla nasıl başa çıkacağını bilemeye bileceğini tahmin ediyorum. Buna rağmen kızıyorum onlara.

Milliyetini inkar ederek Türkleşen ya da etnik kimliğini görmezden gelerek kökünden kopmaya razı olmuş Kürdlere kızıyorum asıl belki de.

Başkalarını düşüncesinden dolayı; düşüncesini, görüşlerini beyan etmesinden dolayı baskı altında tutmak, ötelemek, düşmanlık yapmak da en az ırkçılık kadar aşağılık bir baskı türüdür. Öte yandan sırf sürüden ayrılmamak adına ya da sürünün baskısından dolayı düşüncesini beyan etmemek, susmak da tıpkı milliyetinden, etnik kimliğinden dolayı 'utanmak', 'gizlenmek', 'saklanmak' gibi zavallılıktır en azından.

Na xebere 6892 rey wanîyaya
No nuşte hema şîrove nêbîyo.