zazaki.net
07 Oktobre 2024 Dişeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
19 Hezîrane 2013 Çarşeme 09:07

Anadilinin Eğitimde Kullanılmasının Yönetim Biçimi ile İlişkisi Nedir?

M. Şerif Derince

 

Farklı dillerin eğitimde anadili olarak kullanılması veya anadili temelli çokdilli eğitim ile bir ülke veya bölgenin yönetim biçimi birbiriyle yakından ilgili konulardır. Zira dünyanın birçok ülkesinde farklı toplulukların kendi anadilleri esas alınarak eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi bir tür yönetim özerkliğine bağlı olmuştur. Yönetim özerkliği, en basit hali ile belli bir bölgedeki yönetişim ilişkilerinin o bölgede yaşayan insanlar tarafından ve o insanların ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda şekillenmesidir. Özerk bölgeler, o bölgelerdeki eğitim, sağlık, kültürel etkinlikler gibi konularda kendi kararlarını alıp uygulayan bölgelerdir. Dolayısıyla eğitimin nasıl düzenleneceği, hangi dil veya dillerin nasıl bir konumda olacakları özerk bölgenin politikalarına bağlıdır. Dünyadaki tüm özerk bölgelerde egemen dillerin dışında, söz konusu bölgenin dil veya dilleri de eğitimde kullanılır. Çokdillilik literatüründe en bilinen özerk bölge örnekleri Bask ve Katalunya bölgeleri ile Hindistan’daki Orissa, Andhra Pradesh gibi özerk bölgelerdir. Söz konusu bölgelerde eğitim genelde çokdilli yürütülür ve bu bölgelerin dillerinin yanı sıra bulundukları ülkelerin egemen dilleri ve uluslararası iletişimde kullanılan İngilizce gibi diller de etkin bir şekilde öğretilir. Hatta son zamanlarda, bu bölgelerde uygulanmakta olan eğitim ve dil politikalarının sonuçları çeşitli araştırmalara konu edilmiş, elde edilen bilgiler diller ve eğitim hakkındaki genel kanıların çokdillilik lehine dönüşmesine katkıda bulunmuştur.

Azınlık dillerinin eğitimde kullanılması konusunda Türkiye’de durumu yakından ilgilendiren bir örnek de Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’dir. Zira burada, eğitim dahil tüm idari işler bölgesel yönetime devredilmiştir.  Kürt yönetimi, bölgenin çoğunluk dili olan Kürtçe’nin yanı sıra Türkmence, Arapça, Ermenice ve Süryanice eğitim vermekte ve bu dilleri konuşan toplulukların eğitim bütçeleri Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından karşılanmaktadır.

Özerklik olmadan eğitimde anadili kullanılamaz mı?

Kullanılabilir. Özellikle azınlık dillerinin eğitimde kullanılması genelde resmi veya gayri resmi olarak bir çeşit idari özerkliğin olduğu bölgelerde kullanılsa da, azınlık dillerinin eğitimde kullanıldığı tek yönetim biçimi özerk bölgeler değildir. Örneğin Finlandiya yönetim biçimi açısından özerk bir yapıya sahip değildir ancak ülkede hem egemen Fin halkı için hem de İsveçli ve Sámi toplulukları için çiftdilli eğitim imkânı sunulmaktadır. Finlandiya birçok çokdilli bölgenin aksine azınlık ve çoğunluk statülerinin ciddi hiyerarşilerle örülü olduğu bir ülke değildir. Ayrıca, Finlandiya’da Türkiye’deki gibi katı bir merkezi yönetim anlayışı da yoktur. Özerklik türü âdemi merkeziyetçi bir yönetim anlayışı olmadan azınlık dillerinin eğitimde kullanılabildiği bir başka ülke de Ermenistan’dır. Ermenistan anayasası, resmi olarak ülkedeki azınlık dillerini tanır. Bu itibarla Ermenistan’da Ruslar, Kürtler ve Süryaniler gibi azınlık topluluklarının dilleri eğitim dili olarak kullanılmakta veya ders olarak okutulabilmektedir. Bu azınlık grupları için sunulan eğitim hizmetlerinin ne kadar nitelikli olduğu sorgulanabilir ancak ilkesel olarak azınlık dillerinin kabul edilmiş olması önemlidir. Benzer şekilde Azerbaycan, Gürcistan gibi çoğunlukla teketnili olduğu düşünülen ülkelerde de, özerklik türü bir yönetim anlayışı olmasa da, azınlık dillerinin eğitimde kullanılması Türkiye’deki gibi katı yaptırımlarla engellenmemektedir.

Özerk yönetimler farklı diller arasındaki yerleşik hiyerarşik ilişkileri sona erdirebilir mi?

Özerk yönetimler farklı diller arasındaki yerleşik hiyerarşik ilişkileri sona erdirebilse de kesin bir garanti veremez. Özellikle Hindistan’ın Orissa ve Pradesh bölgelerinde azınlık dilleri anayasal güvence altındadır, ancak pratikte bazı diller öteki dillerden daha fazla değer görmektedir. Ne var ki, toplumsal katmanların en altındaki dil gruplarının ötekileştirilmesi yeterince engellenemese de, bu dillerin kaybolması engellenebilmektedir. Benzer şekilde Kaliforniya’da Porto Rikolu çocukların gittiği İspanyolca-İngilizce çiftdilli okullar çok başarılıdır. Ancak orada da çiftdilli ailelerin çoğu üst orta sınıfa mensuptur. Çiftdilli eğitim dilsel ve eğitsel açıdan başarılı sonuçlar doğursa da, Porto Rikolu Hispanik aileler ve Kaliforniya’daki beyazlar arasındaki baskıcı, hegemonik ilişkilerin ortadan kaldırılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Bu durumda yapılması gereken sadece yönetim biçiminin merkeziyetçilikten ademi merkeziyetçiliğe kaydırılması değildir. Aynı zamanda eğitim programlarında azınlıkların aleyhine olan yerleşik hiyerarşilerin dönüştürülmesi ve eşit ilişkilerin doğmasına katkıda bulunacak eleştirel/dönüştürücü çokdilli eğitim anlayışının benimsenmesi ve uygulanması için çaba harcamak gerekmektedir.

Kısaca toparlamak gerekirse, siyasal ve kültürel çoğulculuğun öngördüğü çokdilli eğitim, merkeziyetçi bir anlayışın hâkim olduğu bir ortamda uygulanamaz. Şimdiye kadar ele aldığımız örneklerden de hareketle denilebilir ki, hiyerarşileri ortadan kaldırmak ve çokdilli bir gelişim sağlamak için, bir tür özerk yönetimin ve eleştirel bir eğitim anlayışının benimsenmesi gerekir. 

_________

Not: Bu makale Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü DİSA tarafından hazırlanan "Önce Anadili" broşürleri dizisinde yayınlanmıştır

Na xebere 2949 rey wanîyaya
No nuşte hema şîrove nêbîyo.